Ey Gençler! Çalışın/Amel Edin! Çünkü Çalışmak Gençlerin İşidir!

Serbest Köşe – Yusuf Yılmaz / 2020 Aralık / 97. Sayı

İnsan bu alemde yolcu gibidir. İlk durağı beşik, son durağı ise mezardır. Asıl memleketi ya cennet ya da cehennemdir. Yaşadığı ömür, yolculuk süresini oluşturur. Geçirdiği yıllar yolculuğundaki belirli aşamaları, aylar fersahları, günler kilometreleri, aldığı nefesler ise attığı adımlarıdır. Yaptığı kulluklar sermayesi, vakitleri ise ana parasıdır. Şehevi arzuları ve meşru olmayan istekleri yolculuğunda karşısına çıkabilecek olan eşkıyalardır. Bu yolculukta elde edeceği kâr; selam yurdunda yüceler yücesiyle karşılaşmak, zarar ise boyunlarına vurulan demir halkalar ve bukağıyla beraber Cenab-ı Hak’tan uzak kalmak ve cehennemde elim bir azaba yakalanmaktır. Kul aldığı nefeslerden birini Cenab-ı Hakk’ı razı etmek ve O’nun yolunda itaat etmek için harcamak yerine batıl yollarda harcayacak olursa kimin aldanmış olduğunun açığa çıkacağı gün nihayeti olmayan üzüntüye uğrar. İşte bu büyük ve korkutucu tehlike karşısında başarıya ulaşmak isteyen kullar kolları sıvamış, nefsin arzu ve isteklerini külliyen terk edip ömürlerinin geri kalan kısmının kıymetini bilmişlerdir.[1]

Hedefleri, yetenekleri ve imkânları büyük olan genç kardeşlerim… Enerjisi ve azmi fazla olan sizler, zamanınızı ve kabiliyetlerinizi hayatı bize bağışlayan Allah’ın adına İslam dinine hizmet etmek için kullanın. Vaktinizi ellerinizin arasına bırakılmış bir nimet bilip dünyanızı imar ederken ahiret hayatına yatırım yapmanın, cennet bahçelerinden arazi satın almanın peşinden koşun. Hiç bitmeyecek zannettiğiniz sayılı nefeslerinizi, gücünüz oranında İslam dininin önce yüreklerde sonra sokaklarda kökleşmesi için gayretkar olun.

Zaman mefhumunu idare etmeye muktedir olanlar büyük icraatların sahipleri olmuşlar. Tarih onların mücadelelerine tanıklık edip insanlık hayranlıkla ortaya koyduklarını seyretmiştir. Yakîni bir iman ile İslam dinine hizmetkar olmuşlar. Yüce gayeler ile çıktıkları sarp yokuşları birer birer aşıp insanlığın âli menfaatlerine fayda sağlamışlar. Zaman kılıcını doğru tutan eller, sadece insanlığın değil eşyanın da koruyuculuğunu üstlenmişlerdir. Az zaman içerisinde çokça hayırların altına attıkları imzalar bugün bile gayretlerimizi arttırmaya kâfi derecededir.

Kültür hazinesi geniş, hikmet ve irfan sahibi genç kardeşlerim!

Ameliyat masasına, her tarafından serumlar ile bağlanmış bir ümmetin sahiplenmesi ile karşılaşmasanız da sizi gölge gibi takip eden zenginlerin maddi desteğini alamasanız da etrafınızda sizi alkışlayan eller bulunmayıp aleyhinize konuşmalara şahitlik etseniz de siz siz olun asla ama asla Allah’ın dinine sırt çevirmeyin. “Elin Yahudi ve Hristiyan’ı gençlerine arka çıkıp başarılarına ortak oluyorlar. Kendi gençlerine her türlü imkânı seferber edip yanlarında omuz omuza çalışıyorlar. Biz Müslüman gençliğin kıymeti ise ayaklar altında. Kimse değerimizi bilmediği gibi önümüze setler koymaktadırlar” diyerek ahlakınızdan, hikmetinizden, maddi ve manevi gücünüzden bu ümmeti mahrum bırakmayın.

Allah Rasûlü’nden bu yana her zaman hayra anahtar, şerre ise kilit olmak için gayret göstermiş bu ümmet, son 100 yıllık tarihine bakılarak yarı yolda bırakılacak bir ümmet değildir. Şerefli tarihinde her daim müspet izlere rastlamak mümkün iken bu âtıl günlerinde ümmeti, düşmanlarının pençelerinden kurtulmasına yardımcı olmak ve her şeyini ortaya koymak en çok ta Müslüman gençliğe yakışmaktadır. 

Dünya tiyatrosunun final perdesi kapanmadan önce Aziz ve Celil olan Allah, aleme yeniden nübüvvet tadında bir hayat bağışlayacaktır. İşte sende gelecek olan o günün muhaciri ve ensarı olmak istemez misin? Siyer kitaplarında göz yaşları ile okunduğun, sohbetlerde isimlerini duyduğunda iç geçirdiğin o şerefli ashabın yolunun yolcusu olmak istemez misin?

İşte sana fırsat!

“EY GENÇLER! ÇALIŞIN/AMEL EDİN! ÇÜNKÜ ÇALIŞMAK GENÇLERİN İŞİDİR[2]


[1]. Ümmetin Kurtuluşuna Giden Yolda Vakit, Hüseyin el-Affani, Nebevi Hayat Yayınları.

[2].  Bu söz, hicri 2. asırda yaşamış, tabiinin büyüklerinden ve en değerlilerinden Hafsa binti Sirin’e aittir. İbadeti, fıkıh bilgisi, Kur’an ve hadis okumasıyla meşhurdur. Aynı zamanda Hz. Aişe’nin talebesidir.