İslam Önderleri – Ali Yücel / 2013 Nisan / 5. Sayı
Giriş
Dünyalık bütün zevk ve hevesleri tarumar eden, lezzetleri kursakta bırakan, Allah (celle celâluh)’ın el-Bâki isminin tasdikçisi ölüm gelip çattığında yalnızca amelini arkadaş olarak bulur insanoğlu. Ne uğrunda ailesini, sağlığını, vaktini ihmal ettiği malını götürebilir beraberinde, ne de çok sevdiğini söyleyen insanları ikna edebilir kendisiyle gelmeleri için. Ektiğini hasat etmenin, eylediği işlerin hesabını vermenin vakti gelmiştir artık. Sahip olunan her ne varsa dünyada kalmış, amel defteri kapanmış ve kendisinden imdat umulacak bir şey kalmamıştır elinde ademoğlunun. Böyle bir durumda imdat çığlıklarına verilecek olumlu karşılıklara canla başla sarılır ve kendi lehine olacak hiç bir bir fırsatı da kaçırmak istemez, amel karnesine artı olarak yansıyacak ne varsa peşine düşer. İnsanın öldüğünde amel defterinin artık kapanacağını bizlere bildiren Rasul-ü Zi-Şan Efendimiz, karşılaşacağımız bu yer yer sıkıntılı ve kasvetli durumda elimizden tutacak ve bizlere faydası dokunacak üç amelin bulunduğunu haber vermiştir. Kişi ölüm denen hakikatı yudumladığında geride bıraktığı bu üç faydalı miras, salih amel olarak hanesine yazılmaya devam edecek ve belki de kurtuluşuna vesile olacaktır. Rasulullah aleyhisselamın buyurduğu gibi sadaka-i câriye, sâlih-sâliha evlat ve kendisinden faydalanılan ilim, kişinin ölümünden sonra dahi faydasını ve hayrını umacağı yegane amellerdir.1 Arkasında müslümanların kendisinden her konuda faydalandığı nadide eserler bırakan İmam Buhari’nin bu eserlerine özellikle de Sahîh’ine İslam ümmetinin göstermiş olduğu büyük teveccüh, inşaallah onun da bu hadisten payidar olacağının bir muştusudur.
İmam Buhari’nin Eserleri
Kur’an-ı Kerim’den sonra İslam ümmeti içersinde en çok ihtimam ve ilgiye mazhar olmuş, hüsn-ü kabul görmüş eserin sahibi olmanın yanında daha birçok eseriyle de âlimlere ve talebere rehberlik eden İmam Buhari’nin kitaplarına telmihte bulunacağımız şu birkaç satırda duamız, Yüce Allah’ın nice faydalı eser sahibi bu büyük imama merhametiyle muamele eylemesi, bizlere de amel defterimizin açık kalmasını sağlayacak hasenatları müyesser kılmasıdır. Hacmi büyük-küçük yaklaşık 30 eser2 kaleme alan İmam Buhari’nin en meşhur eseri hiç şüphesiz el-Câmi’u’s-Sahîh isimli sahih hadisleri toplayan eseridir. On altı yılda, yaklaşık altı yüz bin hadis arasından derlenerek hazırlanan eser, müellifi tarafından ibadet şuuru ve telakkisiyle bir araya getirilmiş, rivayetlere göre müellif, her bir konu -ya da hadis- için gusledip iki rekat namaz kılmıştır.3
Sahih hadisleri toplayan ilk eser olan el-Câmi’, hadislerin titizlikle seçilmesi, muhtevasının zengin oluşu gibi sebeplerden ötürü Kur’an-ı Kerim’den sonra müslümanların elindeki kitapların en üstünü olarak kabul görmüş,4 müellifi tarafından zamanın hadis otoriteleri olan Yahya b. Main, Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medînî’ye sunulmuş ve 4 hadisin dışında bütün hadislerin sahih olduğu bu âlimlerce belirtilmiştir.5 Hocası İshak b. Râhuyeh’in sahih hadislerden oluşan bir esere ihtiyaç duyulduğunu söylemesi ile el-Câmi’e başlayan Buhari, ibadet şuuru ile kaleme aldığı eseri için “Bu kitabı Allah ile aramda huccet kıldım” demektedir.6 Genel itibariyle Buhari’nin kitabında bulunan hadislerin sağlamlığı hususunda, sözü muteber muhaddisler ve islam âlimleri görüş birliği içersindedir. İbn Salah, İmam Nevevi, İbn Kesir ve İbn Hacer gibi hadis ilminde muteber âlimler, Buhari’nin Sahîh’i ile Müslim’in Sahîh’inin ümmet arasında hüsn-ü kabul ve teslimiyetle karşılandığı konusunda icmanın bulunduğunu ve bunun malum bir mesele olduğunu söylerler.
Şair, Buhari’nin Sahîh’ini övdüğü şiirinde şöyle diyor:7
“Sahih-i Buhari var ya, eğer hakkını vereceksek, onu mutlaka altın suyu ile yazmak gerek.
Ey ilim erbabı! Bilesiniz ki bütün âlimler, Onun eserinin rütbesini, diğer bütün rütbelerden üstün kılmakta ittifak ettiler.
Ey Buhari! Topladığın hadislerle bütün hadis âlimlerini geride bıraktın ve yarışı sen kazandın.
Ravilerden zayıf olanları reddettin, yalancılıkla itham edilenlerin rivayetlerini kabul etmedin.
Hadisleri sıralamada çok güzel bir yol takip ettin, konulara/bâblara ayırmakta da hayret verici bir sanat gösterdin.
Arzu ettiğin şeyi Mevlâ’n sana versin, bağış ve ihsanında senin payını yüksek tutsun.”
Hakkında Şâh Veliyyullah ed-Dihlevi’nin “Yeminle söylüyorum ki, bu kitap şöhret ve hüsn-ü kabulün zirvesine ulaşmıştır”8 dediği İmam Buhari’nin Sahîh’indeki bazı hadisler iki tür eleştiriye tabi tutulmuştur. Bu eleştirilerin ilki, hadis ilmine vakıf müslüman âlimlerce hiçbir art niyet gözetilmeden, hakikati tespit sadedinde yapılan tenkidlerdir. Bu konuda ilk akla gelen Hafız Dârekutnî’nin (vefatı h. 385/m. 995) et-Tetebbu’ isimli eseri, Sahîhayn’deki hadislerden bazılarının tenkide tabi tutulduğu bir eserdir. Hafız İbn Hacer el-Askalâni (vefatı h. 853), Dârekutnî’nin eleştirdiği Buhari’de bulunan 110 hadisi incelemiş, rivayet ettiği hadisler konusunda Buhari’yi savunmuş ve Dârekutnî’nin görüşlerini tenkid etmiştir. Söz konusu bir takım tenkidlerin varoluşu tenkide tabi tutulan hadislerin zayıf olduğu anlamına gelmeyeceği dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Sahîh’e yapılan tenkidlerin ikincisi ise; İslam’ı İslam’a karşı kullanmak amacıyla öğrenen şarkiyatçıların sünneti karalamaya yönelik çalışma ve çabalarıdır.9 Söz gelimi, hadislerin Hz. Peygamberle doğrudan bir ilgisinin olmadığını, bu rivayetlerin daha sonraki asırlarda gelişen şartlar çerçevesinde ortaya çıktığını savunan ve eseri şarkiyatçılar arasında mukeddes kitap tellakki edilen yahudi asıllı Macar müsteşrik Ignaz Goldzıher (1850-1921), Sahîhi Buhâri için “Büyük bir eser” diyen Reinhart Dozy (1820-1883), Buhari’de rivayetleri bulunan bazı sahabelere saldırmak suretiyle hadislere şüphe sokma çabasındaki Leone Caetani (1869-1935) bu şarkiyatçı güruhun öncülerindendir.
İslam’ın kalesinde gedik açma düşünce ve amacında olan emperyalizmin gönüllü hizmetçileri şarkiyatçılar, hadis ve sünnet düşmanlığı konusunda yalnız kalmamışlar, onların dümenine girmiş, mağlubiyet şaşkını modernistler ve saf İslam’ı müsteşriklerin kirlettiği bir dünyada bulma çabasındaki sözümona entellektüeller, bu konuda onların en büyük yardımcıları olmuşlardır. Sünnetin Aydınlatılması gibi ilgi çekici başlıklarla 13-14 asırlık bir emaneti görmezden gelecek kadar kendinden geçmiş, müsteşriklerin eserlerini esas alarak sahabiler hakkında saygısızca konuşmakta bir beis görmeyen, surelerin Mekki-Medeni oluşuna şarkiyatçıları referans gösteren zavallıların hangi saf/gerçek İslam’a davet edebileceğini kestirmek zor olmasa gerek.
İbn Haldun’un hocalarından aktararak söylediği “Buhari’nin kitabını şerh etmek ümmet üzerine bir borçtur”10 sözü makes bulmuş ve İslam âlimleri Kur’an-ı Kerim’den sonra ümmet için önemli bir konumda olan eserin anlaşılması için ellerinden gelen gayreti ardlarına koymamışlardır. Hicri 1067, miladi 1657’de vefat eden Molla Kâtib Çelebi, Keşfu’z-zunûn isimli kıymetli eserinde, sayıları seksen ikiyi bulan Sahîh üzerine yapılan çalışmadan bahsetmektedir. Onun vakıf olamayabileceği eserler ve o zamandan bu zamana kaleme alınan eserler göz önünde bulundurulduğunda ümmet, üzerine düşen borcu ödemiş gözükmektedir. Bu şerhler içersinde İbn Hacer el-Askalâni’nin Fethu’l-Bâri’sinin müstesna bir yeri vardır. Yemen’in müctehidi, allâme Şevkani’den (vefatı h. 1250) Sahîh-i Buhari’yi şerh etmesini istediklerinde o, “Fetih’den sonra hicret yoktur” hadisinden işaretle Fethu’l-Bâri’nin önemine telmihte bulunmuştur.
İmam Buhâri’nin bir diğer eseri de, henüz yirmi yaşına varmadan ve kendi ifadesiyle “Hz. Peygamber’in kabri başında mehtaplı gecelerde” yazdığı et-Târihu’l-kebîr’dir ki, eserin içerisinde sahabe döneminden Buhari’nin kendi hocalarına kadar yaklaşık 13.000 hadis ravisinin güvenilirlik derecesinden bahsedilmektedir. Buhari’nin hocası İshak b. Râhuyeh, bu eser elinde Emir Abdullah b. Tahir’in yanına girer ve şöyle der: “Sana muhteşem bir şey göstereyim mi?”11 et-Târihu’l-kebîr’de raviler alfabetik olarak sıralanmıştır. et-Târihu’l-kebîr’in muhtasarı olduğu anlaşılan et-Târihu’l-evsat isimli eserin tam olarak günümüze geldiği bilinmemektedir. Yine et-Târihu’l-kebîr’in hülasası olan et-Târihu’s-sağîr, ravileri alfabetik olarak değil vefat tarihlerine göre incelemektedir.
644 bâb içersinde 1322 hadisi ihtiva eden el-Edebü’l-müfred, güzel ahlâka dair hadisleri içermekte olup bir müslümanın müstağni kalamayacağı faziletli ve ahlaki erdemleri hadislerle beraber incelediğinden ayrı bir öneme sahiptir. Namazda rükû’a varırken ve rükû’dan kalkarken elleri kaldırmanın sünnet olduğuna dair Ref’ul-yedeyni fi’s-salâti isimli eseri, cemaatin de imamla beraber farz namazlarda Kur’an okuması gerektiğine dair Kitâbü’l-kırâeti halfe’l-imâm isimli eseri, 418 raviyi muhtevi Kitâbü’d-dü’afâi’s-sağîr isimli eseri, İmam Buhari’nin meşhur olan diğer eserleridir.12
Sonuç Niyetine
İbn Kesir’in el-Bidâye ve’n-nihâye isimli tarih kitabında kendisi için “Son derece utangaç, şecaatli, cömert, takvalı, fani bir diyar olan dünyadan el etek çeken, ama baki bir diyar olan ahirete yönelip rağbet eden zahid bir kimseydi” dediği, “Her gece onüç rekat namaz kılardı. Ramazan ayında her gece bir hatim indirirdi. Gayretli bir kimse olup helal malı vardı. Bu malını gizli, aşikâr infak ederdi. Gece gündüz çok sadaka verirdi, duası müstecaptı, doğru yoldaydı, onurlu bir kişiliği vardı” diye övdüğü İmam Buhari’nin biyografisi, şu şekilde nihayete erer: “Kendisinden sonra bütün Müslümanlar için faydalı bir ilim bıraktı. Bıraktığı ilim kesintiye uğramadan zamanımıza kadar ulaşmıştır. Bu da onun hayatta iken yaptığı iyi işlerden ve salih amellerden ötürüydü.”
İmam Buhari’nin yöneticilere karşı tutumunu, çocuklarına hadis öğretmesi için saraya davet eden emire karşı söylediği “İlmi hususileştirmeyiz, taliplisi olan ilmin meclisine gelir” sözünden gayet açık bir şekilde anlamak mümkündür. Ne var ki, İslam’a apaçık muhalif kanunlar çıkarsalar bile içinde bulundukları sistemi meşrulaştırma çabasındaki sözde bilim adamı ve zevatın Buhari’yi “Emevicilik, Arapçılık vs.” ile suçlaması; âlimlere saygısızlık, gelenin keyfi için geçmişe sövme basitliğinin yanında bir bühtan olup İslam’dan nasibi olmayan şarkiyatçıların fikirlerinin ölçüsüzce taklidinden türemiş görünümü arzetmektedir. “Aykırı ol, şöhret olursun” sözünün tasdikçisi kimselerin bu kızgınlıkları, heva ve heveslerine göre ahkâm kesme hususunda hadisleri kendilerine büyük bir engel olarak telakki etmelerinden kaynaklanmaktadır. Bu durum İmam Buhari’nin şahsına herhangi bir halel getirmemekle beraber, ümmetin hadislere bakış açısında da bir değişikliğe sebep olacak değildir. Zira sâdiku’l-masdûk olan Rasulullah’ın beyan buyurduğu gibi şartlar ne olursa olsun bu ümmet içersinde hakkı her daim ayakta tutanlar bulunacaktır.13
Yeryüzündeki en büyük ve yegane hakikat olan kelime-i tevhide Allah celle celaluh, melekleri ile beraber şahitlik eden, Alemlerin Rabbinden hakiki manada haşyet duyan, Kur’an-ı Azim’de zikredilen örnekleri tam manasıyla akledebilen, gökteki yıldızlar misali yeryüzünde insanlara rehberlik eden âlimler zümresinin bihakkın müntesibi bulunan ve ilmini pratik hayata aksettirmede hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayan ve çekinmeyen İmam Buhari için âlimlerin müstakil kitaplar kaleme almış olması, birkaç satırda onu tanıtmaya çalışan şu mütevazi makalenin kifayetsiz olduğunun en açık delilidir. Bahr-ı ummandan bir katre misali bu büyük âlimin hayatından kısa ve öz anekdotlar sunma çabasındaki bu çalışma, okuyucularının gönlünde hadis ilminin sultanına karşı muhabbet uyandırmışsa, zihinlerinde onun hayatından unutulmayacak izler bırakmışsa ve onu tanımaya yönelik merak duygularını kamçılamışsa ulaşmak istediği neticeyi nispeten elde etmiş demektir. Allah celle celâluh’dan İmam Buhari için rahmet ve mağfiret dilerken, onun yolunda yürüme arzusunda olanlara gayret, himmet, ihlâs ve samimiyet vermesini niyaz ediyorum.
———————————————————
1 Müslim, Vasiyyet 14. Ebu Davud, Vesâyâ 14. Tirmizi, Ahkâm 36. Nesâi, Vesâyâ 8.
2 İsmail b. Muhammed el-Aclûnî, el-Fevâidü’d-derari fi tercemeti’l-Buhâri isimli eserinin 142-145. Sayfalarında Buhari’ye ait olan ya da ona nispet edilen 24 eseri isimleri ile zikretmiştir. Cemaleddin el-Kâsımî, Hayatü’l-Buhârî, isimli eserinde toplam 21 kitabın ismini zikretmektedir. Bkz. a.g.e. 66-67. D.İ.A., Buhari maddesinde M. Mustafa el-A’zami, Buhari’ye ait 12 kitabı kısaca tanıtmış ardından ona nispet edilen kitapların isimleri serdetmiştir. Buna göre söz konusu eserlerin sayısı 30’u bulmaktadır. Bkz. D.İ.A., 6/371.
3 el-Aclûnî, a.g.e. s. 145-158.
4 Hafız Zehebi, Târihu’l-İslâm, 19/242. Bkz. el-Aclûnî, a.g.e. s. 149.
5 el-Kâsımî, a.g.e., s. 30.
6 el-Aclûnî, a.g.e. s. 146-147. el-Kâsımî, a.g.e., s. 26.
7 Şiirin tercümesinde serbest davranılmıştır.
8 Huccetullâhi’l-bâliğa, 1/551.
9 M. Yaşar Kandemir’in Sahihayn’e Yöneltilen Tenkidlerin Değeri isimli tebliği, (Sünnetin Dindeki Yeri isimli eser içerisinde, (Ensar Yayınları)s. 377-420)
10 el-Kâsımî, a.g.e., s. 46.
11 el-Aclûnî, a.g.e. s. 143. Bkz. D.İ.A., 6/371.
12 İmam Buhari’nin diğer eserleri için bkz. el-Aclûnî, a.g.e. s. 142-145. el-Kâsımî, a.g.e., s. 66-67. D.İ.A., 6/371.
13 Hadisler için bkz. Buhari, Kitâbü’l-İ’tisâm, 10 (Hadis no: 7311-7312) Müslim, Kitâbü’l-İmâre, 53 (Hadis no: 1920-1925 arası)