Müminlere Nidalar – Muhammed Sadık Türkmen / 2024 Haziran / 139. Sayı
“Ey iman edenler! Mümin kadınları nikahlar, sonra da kendilerine dokunmadan onları boşarsanız, artık onların üzerinde sizin sayacağınız iddet bekleme hakkınız yoktur. Onlara boşanma bedelini verin ve onları güzellikle salıverin.”
(Ahzâb, 49)
Allah Teâlâ kulları için en hikmetli nizamı koyarak onları her yönden kuşatmış ve asla dehşete düşecekleri bir saha bırakmamıştır. Çünkü yaratan, yaratılanın yapısını ve maslahatını en iyi bilendir. İnsan ancak bu nizam çerçevesinde hareket ederek hayatını mutmain bir şekilde devam ettirebilir. Aynı zamanda insan, toplumların veya zamanın değişmesiyle ne yapacağını bilmez bir şekilde oraya buraya savrulmaz.
İslam; insanların, toplum hayatında olumlu karşıladıkları durumlara hükümler koyarak meseleyi güzelleştirir ve insanlar arasındaki münasebetleri zirveye çıkarır. Böylece İslam toplumunda sürekli olarak huzur yayılır ve toplum saadet asrının bazı esintileriyle kuşatılmış olur.
Tabi ki toplumda yer yer istenmeyen veya muhatap olunmaktan kaçınılan bazı imtihanlarla da karşılaşmak mümkün olmaktadır. İşte bu durumlarda da Allah Teâlâ, kullarının uyacağı kanunları koymuş ve ortaya çıkabilecek sorunları başlamadan nihayete erdirmiştir. Bu yönüyle İslam toplumu en zor imtihanları dahi çok rahat bir şekilde çözebilmiş ve Allah’ın ipine sarıldığında zorluklar kolaylığa dönüşmüştür.
Boşanma, bu hususta en çok dikkat çeken konulardan biridir. Bugün toplumları sarsan bir seviyeye ulaşması, boşanmanın sadece iki ferdin birbirinden ayrılması şeklinde anlaşılarak işin basite indirgenmesinden dolayıdır. Aslında birbirine sevgi ile yaklaşarak bir araya gelen erkek ve kadının, evliliğin hemen başında ayrılması bile İslam’ın hakim olmadığı toplumlarda başlı başına onarılmaz yaralar açarken, uzun yıllar evli kalan insanların toplumda açtığı yara hayal edilenden bile daha büyüktür. Bununla beraber boşanmalarda meydana gelen mahkeme süreçleri, öldürme vakaları, ortada kalan çocukların manevi yönden kuşatılması, erkeğin kadına vermek zorunda kaldığı nafaka ve daha birçok mesele vardır.
Bugün devletler, bu süreçleri üreten ortamları hazırlarken bir yandan evliliklerin yapılması için kesenin ağzını açmış durumdadırlar. Oysa günümüz insanı, boşanma ve ona bitişen sorunlarda önünde gördüğü örneklerden dolayı ürkmüş ve evlenme konusunda azmini kaybetmiştir.
İslam, boşanmayı olabilecek bir hadise olarak görmüştür. Helallerin en sevimsizi olarak değerlendirmiştir. Bununla beraber tarafları; birbirine düşman değil, bir araya gelirken belirli bir hukuka bağladığı gibi ayrılırken de gerekli hukuka bağlı muhataplar olarak değerlendirmiştir.
“Kadınları boşadığınızda, iddetlerini tamamlayınca ya onları iyilikle tutun ya da iyilikle bırakın. Haklarına tecavüz etmek için onlara zarar verecek şekilde tutmayın. Kim böyle yaparsa şüphesiz ki kendisine zulmetmiş olur. Allah’ın ayetlerini alaya almayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve size indirdiği kitap ve hikmeti hatırlayın. Allah bununla size öğüt verir. Allah’tan korkun ve bilin ki Allah, her şeyi çok iyi bilendir.” (Bakara, 231)
“Eğer kadınları kendileriyle cinsi münasebette bulunmadan ve onlara bir mehir takdir etmeden boşarsanız, sizin için bir günah yoktur. Bu durumda zengin kendi gücüne göre, fakir de kendi gücüne göre örfe uygun bir şekilde onlara faydalanacakları bir şeyler verin. Bu, iyilikte bulunanların üzerine bir haktır.” (Bakara, 236)
“Eğer kadınları; kendilerine mehir takdir ettiğiniz halde, onlarla cinsi münasebette bulunmanızdan önce boşarsanız, takdir ettiğiniz mehrin yarısı onlarındır. Ancak kadınların (payından) vazgeçmesi veya nikah akdi elinde bulunan (erkeğin payından) vazgeçmesi müstesnadır. Fakat siz (erkeklerin) vazgeçmeniz takvaya daha yakındır. Aranızda lütufkar davranmayı unutmayın. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızı çok iyi görendir.” (Bakara, 237)
Açıklaması sadedinde bulunduğumuz ayetlerin hikmetine bakın. Allah Teâlâ erkeklere erkeğin şanına yaraşacak tavsiyede bulunurken, kadının ismini zikretmeden onun kırılabileceğini ima etmektedir. Hem onun gönlünü alıyor hem maddi yönden destekliyor hem de en güzel bir muamele ve davranışla toplumdaki saygın yerine onu iade ediyor. Artık kimse onun hakkında suizanda bulunamaz. Çünkü kendisini boşayan kişi dahi ona en güzel muameleyi yapmaktadır.
İslam hukukunun bu üstün muamelesi nerede, modern cahiliyenin oyuncağı haline gelen ailenin muhatap olduğu durum nerede?
Müfessirlerin Ayet-i Kerime ile İlgili Görüşleri
İbn Kesir rahimehullah şöyle der: “Ayette geçen mümin kadınlar lafzı genellemedir. Gerçekte mümin kadınlar ve gayrimüslim kadınlar arasında bir fark olmayıp hepsi aynı hükme tabidir.”[1]
Muhammed Ratıb en-Nablûsi şöyle der: “Bu, boşanma hükümlerinden biridir. Allah subhanehu ve Teâlâ erkeği ve kadını yaratmış, her birini diğerini tamamlayıcı kılmıştır. Allah’ın; insanda, diğer yarısı olacak eşine karşı koyduğu içgüdünün oldukça güçlü olduğu açıktır. Ancak bu içgüdü bazı kayıtlarla, sınırlarla, kurallarla ve prensiplerle düzenlenmezse beşer topluluğuna yaygın bir bozgun havası musallat olur. Bundan dolayı evlilik ve boşanma ile ilgili olarak koyulan hükümlerin ve açıklamaların olduğu pek çok ayet görmekteyiz. Evlilik, gerçekten Allah’ın azametine delalet eden büyük bir mucizedir. Allah şöyle buyurmuştur: “Size kendinizden, onlarla sükunete erip huzur bulmanız için eşler yaratması, aranıza bir sevgi ve merhamet koyması O’nun delillerindendir.” (Rûm, 21)
Yeryüzünde, iki kişi arasında olacak en mukaddes akit evlilik akdidir. Allah subhanehu şöyle buyurur: “Birbirinizle kaynaşıp baş başa kalmışken ve onlar sizlerden kuvvetli bir ahit almışlarken, verdiğinizi nasıl geri alabilirsiniz?” (Nisâ, 21) Bugün bir kadını boşayıp yarın başkasıyla beraber olman, bu mukaddes akdi hafife alman demektir. Dolayısıyla bu akit ancak bazı şartlarla yapılıp yine bazı şartlarla bozulabilir. Bu akit; evlilik teklifi, bu teklifi kabul etme, kızın velisi, mehir, adaletli iki şahit ile bağlanıp iddetten sonra biter. Bu iddet şayet koca ölmüşse kadının yas tutması ve rahminin çocuktan uzak olduğunu belirtmek için, koca hanımını boşamışsa kadının rahminin çocuktan beri olduğunu ortaya çıkarmak için tayin edilmiştir. …
…Buradaki bedel verme kadının yaralanan duygularını onarmak içindir. Böylece kadın bazı ihtiyaçlarını görür ve bu boşanmadan sonra başkalarından bir şey istemek durumunda kalmaz. Güzel bir şekilde salmak ise; kadına güzel söz söylemek, hakkını vermek, ondan özür dilemek ve “Demek ki nasip değilmiş.” demektir. Çoğu müminlere “Falan adam niçin hanımını boşadı?” dersen, sana “Demek nasipleri bu kadarmış.” diye cevap verirler. Bu, onların hatalarına dalmak, açıklarını ortaya çıkarmak, ayıplarını araştırmak ve benzeri durumlardan daha iyidir. Evlilik akdinin bozulmasından sonra insanların konuşmasından Allah razı olmaz. Çünkü bu, sırları açığa çıkarma, gizlilikleri ortaya dökme, iftira, zulüm ve yalan töhmetlere yol açar. Bugün boşanmaların çoğu, önceden eşler uyumlu iken ve bazı aileler onları övüyorken ayrılıktan sonra, fenalıklara, sert konuşmalara ve ucuz ithamlara sahne olmaktadır. Herkes birbirine iftira atıp kötülük yarışına girişir. İşte bu durum güzel bir ayrılık olarak vasıflandırılamaz.”[2]
Ayet-i Kerime ile İlgili Bazı Mülahazalar
İddet; kadının, kocasının vefatından sonra veya boşanmadan sonra beklediği müddettir. Bu müddet kadının hamile olup olmadığı anlaşılsın diye konulmuştur. Böylece nesillerin birbirine karışması engellenmiş olur.
Hayat imtihan sahasıdır. Bazen hayırlı gibi görünen bir şey şerre dönüşebilir. Bir insanın eşi olarak seçtiği ve beraber olmadan boşadığı kişi ile ilgili bu tasarrufu ilk bakışta kötü gibi görünse de aslında pek çok hayırlara vesile olabilir. İlerleyen dönemlerde içinden çıkılamayacak pek çok müşküllerle karşılaşılacağına baştan çözüm bulmak daha iyidir.
İslam her konuda olduğu gibi evlenme ve boşanma konusunda da Allah’ı ve ahiret gününü hatırlatıyor. Bu hatırlatma, evlilik döneminde eşlerin birbirlerine olan muamelelerini düzenler ve herkesi sorumlu davranmaya sevk eder. Boşanma olursa aynı şekilde sorumluluk çerçevesinde hareket edilir. Müslüman, her zaman Allah’ın murakabesi altında olduğunu bilir.
Boşanma, bir bakıma Allah’ın bir nimetidir. Mutlu bir yuva kurmak niyetiyle bir araya gelen kadın ve erkek bunda muvaffak olamayınca birbirlerine zarar vereceklerine ve kul hakkına gireceklerine bu yola başvurabilirler. Tabi bu, tüm yolların denenmesinden sonra olacak bir durumdur. Bugün bu olgunluğa eremeyen toplumlarda boşanmadan dolayı işlenen suçlar malumdur. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Eğer karı koca ayrılacak olurlarsa Allah geniş lütfuyla onların her birini diğerine muhtaç bırakmaz. Allah lütfu bol olandır. Hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisâ, 130)
[1]. İbn Kesir Tefsiri, aynı ayetin tefsirinden.
[2]. Nablûsi Tefsîri, aynı ayetin tefsirinden.