Allah Yolunda Cihadın Semeresi; Suriye Fethi

Gündem Analiz – Muhammed Eyüp / 2025 Ocak / 146. Sayı

“Onlarla savaşın ki Allah sizin ellerinizle onlara azap etsin, onları rezil ve perişan etsin, onlara karşı size zafer versin, mü’minler toplumunun gönüllerine de şifa versin ve kalplerinin öfkesini gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”

(Tevbe, 14-15)

Allah azze ve celle yolunda cihad ibadeti, İslam dininin zirvesi olan bir ibadettir. Allah azze ve celle yeryüzünün düzen içerisinde kalmasını, İslam’ın ayakta durmasını, kula kulluğun sona erip yalnız kendisine kulluk edilmesini, zulmün ve tuğyanın yok edilmesini cihad ibadetine bağlamıştır. Zulüm, fitne, küfür, şirk ve saldırganlık ancak ve ancak Allah yolunda cihad ibadetinin hakkıyla yerine getirilmesi suretiyle ortadan kaldırılabilir.

Müslümanlar az ve mustazaf bir halden kalabalık ve güçlü bir hale ancak Allah yolunda cihadı bir yaşam tarzı haline getirerek ulaşabilir. Cihad olmadan, fedakârlık olmadan, mücadele olmadan, kan ve ter akıtmadan, zafere giden yollar hususunda kafa yormadan Müslümanların güç ve imkan elde etmesi mümkün değildir.

İnsanlar cihadın faziletleri hususunda birçok ayet ve hadisi kaynaklarda bulabilir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’deki ayetler ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hadisleri cihadın ne kadar faziletli ve büyük bir amel olduğunu, dünyada ve ahiretteki mükafatlarını detaylarıyla anlatmaktadır. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem de gerek dünyada gerek ahirette Müslümanların zaferler elde etmesini cihad etmelerine bağlamıştır.

Ayet ve hadislerin yanı sıra bir kimse cihadın Müslümanlara ne büyük şeyler kattığını anlamak için tarih okumalıdır. Tarih, Müslümanların cihad vesilesiyle elde ettiği büyük kazanımlarla doludur. Gerek yakın gerek uzak tarihimizde Müslümanların cihad vasıtasıyla nasıl büyük kazanımlar elde ettiği, başka hiçbir güçle ulaşılamayacak nice başarılara cihadla ulaştığı birçok örnekle sabittir.

Müslümanlar cihad yoluyla bir yandan geniş beldeleri fethetmiş ve buraları İslamlaştırmıştır. Diğer yandan ise altından, mücevherattan daha kıymetli nesiller yetişmesini sağlamıştır. Müslümanların önde gelen ilim adamlarının büyük bir kısmı, cihad yoluyla elde edilen toprakların İslamlaşması sonucu yetişen nesillerden çıkmıştır. Bunun yanı sıra cihadın terbiye ettiği Müslüman gençler İslam’ın koruyucularından, önde gelen liderlerinden, ilim ve hikmet sahiplerinden olmuşlardır. Zira cihadın terbiye ettiği gibi hiçbir medrese insanı terbiye edemez. Kuşkusuz cihad medresesi bu açıdan medreselerin en üstünüdür.

Müslümanlar Arap Yarımadası’nı, Şam’ı, Irak’ı, Mısır’ı Allah yolunda cihad ile İslam beldesi yapmıştır. Mağrip cihad ile İslamlaşmış, Endülüs’te dünyayı kendine hayran bırakan sosyal ve kültürel gelişmeler cihad üzerinde yükselmiştir. Türkistan cihad vasıtasıyla İslam yurdu olmuştur. Türkler, Farısiler, Afganlar, Kürtler, Hintliler gibi İslam’a birçok yararı dokunan onlarca millet cihad yoluyla İslamlaşmıştır. Anadolu, Balkanlar ve Kafkaslar cihad sayesinde Müslümanlara vatan olmuştur.

Müslümanların güçten düştüğü süreçte özlerine dönmelerini, bağımsızlıklarını kazanmalarını, bir araya gelip işgalcilere karşı savaşmalarını da yine Allah yolunda cihad ameli sağlamıştır. Filistin’de gaspçı Siyonistler cihad sayesinde uzun vadeli emellerine ulaşamamıştır. Bugün azgın İsrail işgal devleti halen Gazze ile baş edemiyor ve bu sebeple işgalini Lübnan’a, Suriye’ye, Ürdün’e, Mısır’a ve ötesine yayamıyorsa bu Gazze’de sabrı kuşanan mü’min gençlerin cihadı sebebiyledir. Kibirli Amerikan imparatorluğu Afganistan’da ve Irak’ta cihad ile hezimete uğratılmış ve ardından küresel hegemonyasını kaybetmeye başlamıştır. Bu doğrultuda Afganistan’da İslami bir düzen cihad sayesinde kurulmuş, 100 senedir devam eden kaostan cihad sayesinde çıkılmıştır.

Batı Afrika Fransız işgaline karşı bilinç kazanıp ayaklandıysa, Doğu Afrika’da Haçlıların ve küresel destekçilerinin emelleri boşa çıktıysa bu Afrikalı mücahid gençlerin cihadı vesilesiyledir. Cihad beldeleri özgürleştirmekte, ümmetin gençlerini yetiştirmekte, kurtuluşa önderlik edecek adamlar ortaya çıkarmaktadır. Bugün İslam alemi kendisini içerisine düştüğü krizden kurtaracak ve özüne, aslına döndürecek bir yiğit adamlar madeni keşfetmişse bu Allah yolunda cihadın bir bereketidir.

Suriye ve Cihad

Allah azze ve celle bizlere kısa bir ömürde Müslümanların yeniden güç ve izzet kazandığı günlere şahit olma bahtiyarlığını lütfetmiştir. Şüphesiz bu yoldaki en büyük adımlardan biri de geçtiğimiz süreçte Suriye’de atılmıştır.

1960’lardan bu yana Allah yolunda cihadı kuşanmış Müslümanların çabaları, fedakarlıkları, şehadetleri ve zindanlarda geçirdikleri yıllar, Müslümanlara büyük bir zafer vermiştir. Çağımızın en büyük tağutlarından ve firavunlarından olan Esed rejimi, Müslümanların cihadı karşısında yıkılmıştır. Azamet ve gururla, Allah azze ve celle’yi inkâr ederek diktikleri putlar sokaklarda leşler gibi sürüklenmiş, çöplüklere atılmış, çocukların ellerinde oyuncak olmuştur. Alemlerin Rabbi olan Allah azze ve celle’ye hamdolsun.

İşte bu süreçte Allah azze ve celle bizlere, cihadın nasıl bereketli ve büyük bir amel olduğunu yakinen öğrenme fırsatı sunmaktadır. Zira inanmanın ve benimsemenin en iyi yollarından biri de yakinen görmektir. Allah bizlere cihad yoluyla bir zaferin nasıl kazanılacağını net bir şekilde göstermiştir.

Kıymetli Müslümanlar! Gelin bir düşünelim.

Bizler yıllarca konferanslar ve eylemler tertip etsek, sokaklarda davette bulunsak, sosyal medya paylaşımları yapsak, dersler versek, dualar etsek bu neticeye erişebilir miydik? Güç sahiplerinden bizlere yardım etmelerini istesek, uluslararası kuruluşlara başvursak, onlara çağrılar yapsak, broşürler dağıtsak böyle bir kazanım elde edebilir miydik? Canları, malları, namusları, nesilleri tehdit eden bir rejimin tasallutundan kurtulabilir miydik?

Hatta daha küçük bir hedef ortaya koyalım:

Bizler cihad dışında elimizdeki tüm imkan ve vasıtaları seferber etmiş olsaydık, Beşar Esed rejiminin Seydnaya isimli zindanındaki tek bir Müslüman kadını bir günlüğüne dahi olsa serbest bırakabilir miydik?

Allah azze ve celle böyle bir şeyin olmadığına ve olamayacağına şahittir. Kaldı ki bu gibi yöntemler yıllardır denense de söylediğimiz gibi zindanlardaki tek bir Müslüman kadın dahi serbest bırakılamamıştır.

Oysaki Allah yolunda cihad vasıtasıyla mücahidler Suriye’de on binlerce Müslüman tutsağı hürriyetlerine kavuşturdular.

Tek bir belediye binası dahi kendilerinden esirgenecek olan bir devleti tüm kurumlarıyla ve güçleriyle birlikte ele geçirdiler.

Uzaktan görmelerine dahi müsaade edilmeyecek olan tarihi camilerde namaz kıldılar.

Alimlerin rahat bir şekilde ders vermesini, imandan ve cihaddan bahsetmesini, nesillerin din ve iman üzere yetişmesini, tüm ibadetlerin herhangi bir korku olmadan yapılmasını sağladılar. Üstelik bunları, rejimin izni olmadan Allah demenin bile yasak olduğu Suriye gibi bir beldede yaptılar.

Para ile satın almak isteseler maddi imkân bulamayacakları ve hatta hiçbir devletin kendilerine satmayacağı silahları, askeri araçları ve ekipmanları ganimet olarak aldılar.

Tüm bunlar, Allah azze ve celle yolunda cihadın bereketi vesilesiyledir. Bunların cihaddan başka hiçbir yol yahut yöntemle elde edilemeyeceği hususunda kuşku yoktur.

Rabbimizden niyazımız bize cihad şuurunu nasip etmesi, cihadın kazanımları hususunda gözlerimiz önünde olup bitenlerden ibret alabilmeyi ve yürüdüğümüz yolları düzeltebilmeyi bizlere kolaylaştırmasıdır.