Suriye’nin Geleceği ve Siyonizm’e Karşı Cihad

Gündem Analiz – Muhammed Eyüp / 2025 Ağustos / 153. Sayı

Mübarek Şam toprakları, mücrim Beşar Esed rejiminin devrilmesinden bu yana içerisine girdiği en büyük imtihanlardan birine geçtiğimiz temmuz ayı boyunca tanık olmuştur. Suriye’nin güneyinde Siyonist İsrail tarafından desteklenen Dürzi çetelerin isyanı, Şam ehlini bir kez daha büyük bir imtihanla karşı karşıya bırakmıştır.

Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde yaşayan Dürziler içerisinden bir grup, Esed rejiminin devrilmesinden bu yana isyan girişimlerinde bulunmuştur. Bölgede Müslümanların otoritesini kabul etmeye yanaşmayan bu kesimler, İsrail’den de aldıkları destekle başta siviller olmak üzere Müslümanları hedef almaya başlamıştır.

Geçtiğimiz aylarda da çatışmalar yaşanan Suveyda bölgesinde son olarak temmuz ayı başlarında Ehl-i Sünnet Bedevi Araplar ile Dürziler arasında gerilim yaşanmıştır. Gerilim kısa bir süre içerisinde karşılıklı çatışmalara dönüşmüş, bunun ardından Suriye ordusu bölgeye müdahalede bulunarak çatışmayı sona erdirmeye çalışmıştır. Ancak bu hamle üzerine ABD ve İsrail devreye girmiş, Suriye ordusuna yönelik baskı ve saldırılar başlamıştır. İsrail savaş uçakları Suveyda’da ki isyanı bastırmaya çalışan mücahidlere saldırılar düzenlemiş, ayrıca gün ortasında Şam’daki Başkanlık Sarayı’nı ve Genelkurmay Başkanlığı binasını bombalamıştır. ABD’nin de baskıları üzerine Suriye ordusu bir ateşkes anlaşmasına vararak bölgeden çekilmek zorunda kalmıştır.

Bunun ardından İsrail destekli Dürzi çetelerin, bölgede yaşayan Ehl-i Sünnet Bedevi sivillere yönelik katliamı başlamıştır. Dürzi çeteler bölgede yaşayan Müslüman sivilleri kuşatmış, öldürmüş, cesetlerini ateşe vermiş, korkunç ihlaller gerçekleştirmiştir. Bunun üzerine binlerce Müslüman sivil bölgeden kaçmak durumunda kalmış, birçoğu Dürzilerin eline düşmüştür.

Dürzilerin ateşkesi ihlal ederek giriştiği katliama karşı, Ehl-i Sünnet Bedevi aşiretler silahlı bir şekilde harekete geçmiş, Dürzilerin katliamını daha da şiddetlenmeden durdurmuştur. Dürzilerin merkezi olan Suveyda kentine kadar giren aşiretler, bölgedeki daha büyük bir Müslüman katliamının önüne geçmiştir. Hiçbir ahit veya hürmet gözetmeyen İsrail destekli Dürzi çeteler, sadece birkaç haftalık süreç boyunca en az 5 ayrı ateşkesi ihlal etmiştir.

“Allah katında canlıların en kötüsü şüphesiz kafirlerdir. Artık onlar iman etmezler. Onlar kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra da hiç çekinmeyerek her defasında o antlaşmalarını bozmuş kimselerdir. Savaşta onları yakalarsan, onlar (a vereceğin ağır ceza) ile, arkalarındaki kimselere de gözdağı vermiş ol. Ola ki onlar ibret alırlar.” (Enfal, 55-57)

Suveyda’da yaşanan çatışmalar birçok yönden ehemmiyet arz etmektedir. Yaşananların en mühim noktası, Şam’daki ensar ve muhacir Ehl-i Sünnet mücahidler ile Siyonist İsrail arasındaki çatışmayı fiilen başlatmış olmasıdır. Her ne kadar İsrail bu çatışmalarda bir maşa olarak Dürzileri kullansa da çatışmanın esasen küfrün önderi olan Siyonist Yahudiler ile olduğu açıktır. Kaldı ki Siyonist işgal şebekesi İsrail, Dürzi çeteleri silah ve malzemelerle desteklemiştir.

Meseleyi tahlil etmeye ilk olarak Dürzileri kim olduğunu anlayarak başlamak gerekir.

Dürziler Kimdir?

Dürziler aslen Arap olmakla birlikte, batıni bir inanca iman eden bir kesimdir. Bugün Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail ve Golan Tepeleri’nde yaşayan Dürzilerin nüfusu yaklaşık 1.2 milyondur. Bu bölgeler dışında ise yaklaşık 200 bin Dürzi yaşamaktadır. İsrail’de yaşayan yaklaşık 150 bin Dürzi, askerlik başta olmak üzere üst düzey görevlerde yer almaktadır. Yahudilerle de aralarında ciddi ve köklü bir ortaklık bulunmaktadır. Lübnan ve Suriye’de ise yaklaşık bir milyon Dürzi yaşamaktadır.

Temeli 11. yüzyıla dayanan Dürzilik, İsmaili Şii inancından ortaya çıkmış bir inanç sistemidir. Dürziler ilk olarak 1017-1018 yıllarında, Fatımilerin kontrolü altındaki Mısır’da, farklı inanç ve felsefelerin bir birleşimi olarak ortaya çıkmıştır.

Dürziler, yüzlerce yıl boyunca inançlarını dış dünyadan saklamıştır. Dürzi inancının ayrıntıları ancak 1800’lü yıllarda bölgedeki askeri seferler sırasında ortaya çıkmıştır. Dürziler reenkarnasyon gibi inançlara da sahiptir. Örneğin, Dürziliğin kurucularından Hamza bin Ali’nin Âdem aleyhisselam’dan bu yana farklı şekillerde zuhur ettiğine inanılmaktadır. Bunlardan biri de Selman-ı Farısi radıyallahu anh. Hamza ayrıca “Allah’a giden yol, Allah’ın arşını taşıyan meleklerin yaratıcısı ve Allah ile insan arasındaki aracı” kabul edilmektedir. Dürzilik bu açıdan Nusayrilik ile benzerlikler taşımaktadır.

Dürzi imamlarını hatasız kabul eder, bu imamlara ilahi bir nitelik yükler. Dürziler ayrıca ilahi metinlere batıni bir anlam yükleyerek, bunların görünür anlamlarının dışında gizli anlamları olduğunu ve bunları yalnızca kendi imamlarının bildiğini öne sürer.

Bu küfür taifesi içerisinde Müslümanlarla yakın ilişkiler kuranlar olduğu gibi, İsrail ve ABD gibi İslam düşmanlarıyla ortaklık kuranlar da mevcuttur. Bugün Suriye’deki Dürzilerin mühim bir kısmının İslam düşmanlarıyla ittifak halinde olduğu dikkat çeker.

Meseleyi tahlil etmeye devam ederken İsrail’in ne istediğini de anlamak icap eder.

İsrail Ne İstiyor?

İsrail’in bölgedeki amacı esasen Suriye’de açılan kapıyı kapatmaktır. Zira, Esed rejiminin devrilmesiyle birlikte, İsrail’i korumak üzere oluşturulan en büyük rejimlerden biri düşmüş, Müslümanların Şam kapısı açılmıştır. Geriye Mısır ve Ürdün kapıları kalmıştır.

Şam kapısının açılmış olması, dünya üzerindeki her bir Müslümanın artık serbest bir şekilde, Ehl-i Sünnet’in kalesi olan bu topraklarda kök salabileceği anlamına gelmektedir. Suriye’deki yönetimlerin politikası her ne olursa olsun asıl mühim olanın Ehl-i Sünnet’in bölgedeki gücü olduğu unutulmamalıdır. Buna örnek olarak, geçtiğimiz aylarda sahil şeridindeki Nusayri kalkışması sırasında yaşananlar gösterilebilir. Raporlara göre toplamda 200 bin Müslüman silahlarını alarak bölgeye akın etmiş ve kalkışmayı bastırmıştır. Temmuz ayındaki Dürzi kalkışmasının bastırılmasında da on binlerce aşiret mensubu yer almıştır. Bu durum, Ehl-i Sünnet’in bölgedeki seferberliği ve kendi kazanımlarını koruma kabiliyeti bakımından önem arz etmektedir.

İşte Siyonist işgal şebekesi İsrail de bu seferberliğe karşı durabilmek adına bugün Suriye’yi parçalamaya çalışmaktadır. İsrail’in istediği şey güçsüz, parçalanmış, aciz kalmış, azınlığın çoğunluğa tahakküm ettiği, Ehl-i Sünnet’in tüm gücünün elinden alındığı bir Suriye’dir. Bu sebeple İsrail, son olarak Suveyda’da yaşanan olayları kendi lehine kullanmaya çalışmıştır. Dürzi milisleri desteklemiş, Ehl-i Sünnet sivillere karşı katliamı kışkırtmıştır. İsrail halen Suveyda, Dera ve Kuneytra vilayetlerini silahsız bir tampon bölgeye çevirmek istemektedir. Burada amaç bu bölgelerin nüfusunu tehcir etmek, Müslümanların silah ve askerlerinin buraya ulaşmamasını sağlamaktır. Öyle ki günün birinde bu bölge, Müslümanlar öbek öbek İsrail’e karşı cihada aktığında bir savunma hattı olarak kullanılmak istenmektedir.

Suriye’de Müslümanların geleceği işte bu büyük cihada hazırlıkla eşdeğerdir. Dünyadaki tüm Müslümanların bu fırsatı iyi değerlendirmesi, Siyonizm’e karşı cihad için her tür hazırlığı yapması gerekir. Suriye’deki fırsatın kaçırılmaması için Müslümanların azami gayret sarf etmesi şarttır. Aşırıya giderek de gereğinden fazla tavizkar davranarak da bu fırsat heba edilmemelidir.

İsrail bugün Şam’da yanan ateşi söndürmek veya en azından kontrol altına alabilmek için maşa kullanmaktadır. Ancak Allah azze ve celle‘nin izniyle bu ateş büyüyecek, İsrail’i, ABD’yi ve diğer tüm küfür önderlerini içerisine alarak kahredecektir. Allah azze ve celle’nin vaadi haktır, Müslümanlar bu vaat için hazırlık yapmalıdır.

Ebu Hureyre radıyallahu anh’tan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Müslümanlarla Yahudiler savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Hatta Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç Yahudi’yi kovalayan kimseye, ‘Ey Müslüman! Arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür!’ diyecektir. Yalnız garkad ağacı müstesna, çünkü o Yahudilerin ağaçlarındandır.”[1]


[1]. Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 82