Önderlerimiz – Hüseyin Kalender / 2013 Kasım / 12. Sayı
Hamd; bir damla sudan bizleri yaratarak, vahdaniyet ve Rububiyetine şahidler kılarak, yüce kitabı Kur’an-ı Kerim’de ve şerefli elçisi Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem‘in dili ile kendisini bizlere tanıttıran, kendisini tanıyıp itaat edenlere cenneti, tanımayıp isyan edenlere de cehennemi va’deden yüce yaratıcı olan Allah’a mahsustur. Selamların en güzeli Rasûller kervanının piri ve önderi, alemlerin süsü ve güneşi olan Hz. Muhammad (s.a.v)’in temiz ailesinin ve kıyamete kadar kendisine “Muhammedi nuru” kandil yapan tüm muvahhidlerin üzerine olsun. Hayatını okuyacağımız bu örnek ve önder insan, şehid Abdulaziz Rantisi de hakkıyla Allah’ı tanıyıp Muhammedi yola başını ve kanını feda eden yiğitlerden bir tanesidir. Biz öyle hüsnü zan besliyoruz; inşaallah Allah katında böyledir.
DOĞUMU, YETİŞMESİ VE TAHSİL HAYATI
Abdulaziz, Ali, Abdullahhafiz Rantisi 23.10.1947 Filistinin Yebna köyünde (Askalan ve Yafa arasında) doğdu. Ailesi 1948 savaşından sonra Gazze şeridine sığındı ve Han Yunus kampına yerleştiler. Rantisi o zaman henüz altı aylık bir bebekti. Rantisi dokuz erkek ve üç kız kardeş arasında büyüdü. O altı yaşında Filistinli mültecilere yardım derneğine ait bir okula kaydoldu. Ailesinin yaşadığı zor şartlardan dolayı aile bütçesine katkıda bulunmak için henüz okul yaşlarında çalışmak zorunda kaldı. 1965’te lise öğrenimini bitirdi ve İskenderiyye Üniversitesi’nde tıp öğrenimi görmek için oraya gitti. 1971’de üniversite öğrenimini üstün başarıyla tamamladı ve Nasır Hastanesi’nde çalışmak için Gazze’ye döndü. Bu hastane Han Yunus’un büyük hastanesiydi. Evli, altı çocuk (2 erkek, 4 kız) babası ve on torun dedesi…. 1984’te hastanedeki işinden zulmen uzaklaştırıldıktan sonra 1986’ya kadar ki dönemde Gazze’deki İslam Üniversitesi’nde konferansçı olarak çalıştı. Hastanedeki işine tekrar geri dönmesine izin verilmedi. Siyonist yetkili, dosyasının üstüne şöyle bir not düşmüştü: “Savunma bakanından yazılı bir izin olmadan tekrar hastanede çalışmasına izin verilemez.”
Aralık 1987’de ortaya çıkan Filistin intifadasından sonra Hamas Hareketi’nin tutuklanan ilk lideri oldu. 15.10.1988 ‘de yatak odasına zorla girmeye çalışan işgalci güçlere karşı direndi ve onları içeri sokmadı. Bu olaydan sonra 21 gün tutuklu kaldı.
ZİNDAN HAYATI
1987 intifadasının başlamasından 37 gün sonra yani 15 Ocak 1988 tarihinde gece yarısından sonra kalabalık bir işgalci asker birliği, Prof. Dr. Rantisi’nin evini kuşatmaya aldı. Evin kapısını büyük gürültülerle kırarak içeri giren askerler Rantisi’yi tutukladılar. Böylece onun için zindan dönemi başlamış oldu. Aynı zamanda Hamas’ın kuruluşunun ilan edilmesinden sonra, lider kadrosunda tutuklanan ilk kişi oluyordu. 1 ay zindanda tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Ama çok geçmeden 4 Mart 1988 tarihinde tekrar tutuklandı. Bu ikinci tutuklanmasından sonra 2.5 yıl zindanda tutuldu.
Dr. Rantisi ceza evinde (1990) Kur’an-ı Kerim hıfzını tamamladı. Şeyh Ahmet Yasin ile beraber aynı hücrede kaldıkları dönemde yazdığı bazı şiirlerde mevcuttur. Siyasi makaleleri ise gazetelerde yayınlanmıştır.
Dr. Rantisi tutukluluk halinin çoğunu siyonist işgal gücünün zindanlarında geçirdi. Filistin yönetiminin zindanlarında tutukluluğu ise hep tek kişilik hücrelerde geçmiştir. Dr. Rantisi, Filistin’in sadece Allah yolunda cihad yoluyla kurtulacağına inanıyordu.
CEZAEVİNDE KERAMET
Dr. Rantisi şöyle der: Nakip denilen bir çöl yerinde tutukluydum. Yıl 1998’in yaz ayı, sıcaklık şiddetliydi. Ramazanın son gecelerinden birinde sahur yemeği için kalktık. Bir de baktık ki sıcaklık dayanılacak gibi değil, zor bir günün eşiğinde olduğumuzu anladık. Sabah namazını eda etmek için saf tuttuk. İslam üniverisitesi öğrencilerinden biri öne geçip bize namaz kıldırdı. Allah-u Teala bu kardeşimize Kur’an-ı güzel okuma kabiliyeti vermişti. İkinci rekâtın rükûsundan sonra imamımız ellerini açtı ve ağlayarak dua etti. Biz de arkasından âmin diyorduk. Duâsında şöyle yakardı: “Ey Rabbim bize bulut gönder ve yağmur yağdır, bizleri rahmetinden umut kesenlerden kılma.” O esnada bizden biri şöyle diyordu: “Bu Nakip Çölü gibi bir yerde bulut nereden gelecek? Peşinden sabah sükûn etti ve yer tutuşmaya başladı. Çadırlara girsek tam bir hamam… Dışarı çıksak sanki Cehennem bizi her yerden kuşatmış oluyordu. Güneşin yükselmesinden kısa bir zaman sonra birde baktık ki uzaktan bir bulut yavaş yavaş bize doğru geliyor, ta ki gelip kampımızın bir bölümünü gölgeledi. Gözlerimize inanamadık, sonra bir bulut daha ve peşinden gelen bulutlar bütün kampı kaplayıp gölgelediler. Biz yerden bulutların sınır çizer gibi gölgeledikleri mesafeyi gözlerimizle görüyorduk. Bu sınırın gerisinde ise yeri kavuran sıcaklık ….
Sonra yağmur damlaları düşmeye başladı, yağmur damlalarıyla tutukluların göz yaşları… Herkes bunu Allah’tan bir mucize ve bir kerâmet olarak gördü. Hamd ve tesbih ile yüce Allah’ın sabah namazındaki duamızı kabul etmesine hep beraber sevindik…
BİR ŞAİR OLARAK RANTİSİ
Dr. Rantisi sadece evrensel İslam Hareketi’nin lider şahsiyetlerinden biri değildir. O aynı zamanda bir hatip, edip ve şairdir. O şiiri sadece bir hobi olarak görmemiştir. Kendi davasına hizmet eden bir araç olarak şiiri değerlendirmiştir. Yazdığı kasidelerin birinde bakın davası hakkında ne şekilde haykırıyor:
Haydi! Kalk ayağa ve tarih yaz, çünkü
Putların takipçileri kirletmiş bulunmaktadır tarihi
Gayret et engelleri aşmaya
Ta ki yol bulasın zirvelere ulaşmaya
Terk et nefsinin arzularını ki
Ebediyen horlanıp alçalmayasın
Gecenin korkunç karanlığını del
Onun libasını çıkar at!
Uyandır artık fecrin mahmur gözlerini
Ağlamak mı onu kadınlara bırak!
Hüzün elbisesi giymek yakışmaz sana
Kirletilen Kudüs’ün fedaisi nerede?
Kim kurtaracak Kudüs’ü
Candan geçen olmasa şayet
Haybere haykırınız!
İsteklerin peşine düşerseniz şayet
Ve adetlerini yaşarsanız yahudinin,
Bir zevki olmaz mücadelesiz hayatın
Bu durumda müjdeliyorum
Hz. Ali’nin arkasında saf tutan
Fedaileri.
VE RANTİSİNİN ŞEHADETİ
Dr. Abdulaziz Rantisinin şehadetinden bir kaç saat önce ağzından şu cümleler dökülüyordu:
“Benim en büyük temennim Rabbimin beni Cennete koymasıdır.” İnşallah Allah seni o büyük emeline ulaştırmıştır. Mü’min kardeşlerinden iki yiğidin eşliğinde arabasına biniyordu ki, o an siyonistler onu kalleşçe vurdular. Amerikan yapımı apaçi helikopterinden atılan iki füze, onun Allah yolunda çok işkencelere uğramış bedeninden temiz Ruhunu aldı götürdü. Etrafını çepeçevre saran melekler ve kendisinden önce bu mübarek kafileye katılmış şehit kardeşinin nağmeleri arasında tarih Nisan 2004’te görkemli bir düğünle Rabbine yürüdü. O korkak, alçak siyonistlere göre Rantisi ölmeliydi. Oysa siyonist teröristler, Rantisinin ölümü ne kadar arzuladığını bilmezlerdi. Hem onlar gerçekte Rantisinin ölmediğini füzelerin savurduğu kanının hem Filistin hem de Filistin dışında onun gibi binlercesini çıkaracağını da bilmediler.
(Hatıralar, Amir Şemah, Dua Yayınları, özetle alıntı yapılmıştır.)