Serbest Köşe – Orhan Sağlam / 2024 Şubat / 135. Sayı
Ömer radıyallahu anh’ın huzuruna iki kişi yaka paça bir genci getirir; “Ey halife! Bu adam babamızı öldürdü” derler.
Hz. Ömer suçlanan gence sorar; “Doğru mu?” Genç; “Doğru” der.
Hz. Ömer; “Anlat bakalım nasıl oldu?” der.
Genç adam anlatmaya başlar; “Buraların yabancısıyım. Ailem ile birlikte buradan geçiyordum. Benim atım çok soylu ve asil bir attı. Yoldan geçerken at meyve bahçesine kafasını uzattı. Bunların babası bir taş attı; atın kafasına isabet etti ve at öldü!
Ben de o anki kızgınlık ile o taşı alıp adama attım, kafasına isabet etti ve o adam da öldü! Durum bundan ibarettir.”
Hz. Ömer; “Bu suçun cezası kısastır. Suçun da sabit ve kabul ettim” dedi.
Genç adam söz alarak, bir özürü ve isteği olduğunu söyler. Genç; “Efendim üzerimde bir emanet var. Babam vefat etmeden önce küçük kardeşimin mirasını bana emanet etti. Ben de onları saklamak zorunda kaldım. Bu yetimin hakkını gideyim teslim edeyim, yoksa siz de sorumlu olursunuz. Bana üç gün mühlet verin” der.
Hz. Ömer; “Sen burada yabancısın. Böyle bir infaz için sana kim kefil olur” diye cevap verir.
Genç adam, etrafındakilere keskin bir bakışla bir göz atar; işaret parmağı ile “İşte bu adam bana kefil olur” der.
Gösterdiği kişi Hz. Peygamberimizin yakın arkadaşı Amr bin As’tan başkası değildir.
Hz. Ömer; “Ey Amr! Delikanlıyı duydun mu?” der. O yüce sahabi şaşkınlığını attıktan sonra “Evet. Bu adama kefilim” der ve adam 3 gün müddet şartıyla serbest bırakılır.
Verilen süre dolmak üzeredir. Genç adam ortalıkta yoktur. Medine’nin ileri gelenleri toplanıp genç adamın gelmeyeceğini ve maktulün diyetinin ödenmesini teklif ederler. Gençler de babalarının kanının yerde kalmasını istemezler.
Hz. Ömer; “Bu kefil babam dahi olsa fark etmez cezayı aynen uygularım” der. Amr ise tam bir teslimiyet içerisinde biz sözümüzün arkasındayız diye konuşur.
İnfaz saati yaklaştığında heyecan, üzüntü, tereddüt ve tedirginlik içindeki toplulukta bir dalgalanma olur. Genç adam kalabalığın arasından çıkar gelir. Hz Ömer’in karşısına geçer ve “Ben hazırım” der.
Hz. Ömer; “Ölümden kurtulmuştun, yerine kefilde bulmuştun, peki neden geldin ?” diye sorunca,
Genç adam ağırbaşlı bir eda ile; “Ahde vefa öldü demesinler diye geldim” yanıtını verir.
Hz. Ömer bu sefer bakışlarını Amr bin As’a çevirir; “Ya sen, bu adamı tanımıyorsun. Bu adama nasıl kefil oldun?” diye sorar,
Amr ise; “Öyle bir keskin bakış baktı ki bu kadar insanın içerisinde beni seçti. Ben de insanlık öldü demesinler diye kabul ettim” der.
Hz. Ömer sonra gençlere döner ve “Siz ne diyorsunuz?” diye sorar; gençler ise “Biz bu davadan çekiliyoruz” derler.
Hz. Ömer sorar; “Size bir servet teklif edildi, kabul etmediniz. Babamızın kanı yerde kalmasın, dediniz. Şimdi ne oldu da vazgeçtiniz?”
Gençler; “Merhamet öldü demesinler diye vazgeçiyoruz” derler.
İşte ümmete her faziletli alanda önderlik ve rehberlik eden sahabeyi kiramın; yeryüzünün yıldızlarının durumları böyleydi. Kıssada da gördüğümüz üzere sahabe merhamet, sözünde durma, emanete riayet, affetme, başkasını kendine tercih etme vb. bütün insani üstün vasıflarla vasıflanmış örnek şahsiyetlerdi. Böyle olduklarından dolayı fazla sürmeden putları ortadan kaldırıp İslam’ı hâkim kılarak, birçok yere ulaştırmayı başarmışlardır. İslam’ın tekrardan hâkim olması, putların kırılması ve yeryüzüne yayılması için onların örnek alınmasından başka yol yok. Rabbimiz Teâlâ bizlere de sahabeyi kiramın ahlakıyla ahlaklanmayı, onları her faziletli işlerde örnek almayı, cennette de onlarla beraber olmayı nasip etsin. Allahumme âmin.