Ehli Kitab’ın Kelime Oyunu

Müminlere Nidalar – Muhammed Sadık Türkmen / 2019 Mart / 76. Sayı

Hamd alemlerin Rabbine olsun. Salat ve selam Rasûlullah’a, onun ailesine ve ashabına olsun.    

“Ey iman edenler! ‘Raina’ demeyin. ‘Bize bak’ (unzurna) deyin ve dinleyin. Kafirler için can yakıcı bir azap vardır.”[1]

Bu ayeti kerime çok kısa olmakla beraber içerisinde pek çok inceliği barındırır. Ayetin lafzı her ne kadar mü’minleri bir kelimeyi telaffuz etmekten sakındırmış ise de bu dinin kadim düşmanı olan Yahudilerin tabiatlarını bizlere tasvir etmesi açısından oldukça dikkat edilmeye şayandır.

Bu ayeti kerimeden elde edilecek bazı faydalar şunlardır:

a) Ey iman edenler’in mahiyeti

İmam Fahrettin er-Razi rahimehullah et- Tefsirul Kebir’de şöyle diyor: Allahu Teâlâ’nın Kur’an’da seksen sekiz yerde “Ey iman edenler!” diye hitap ettiğini bilesin. İbni Abbas radıyallahu anhuma şöyle dedi: Allah Tevrat’ta “Ey miskinler” diye hitap etmişti. Sanki Allahu Teâlâ başta onlara miskinler diye hitap ederek işin sonunda miskinliği onların üzerine sabit kılmıştı. Allah şöyle buyurdu: “Onlara zillet ve miskinlik damgası vuruldu.” [2]  Bu da Allahu Teâlâ’nın bu ümmete iman ile hitap etmesinden dolayı kıyamet gününde onu ateş ile azap etmekten emin kılacağına delalet etmektedir. Aynı şekilde mü’min ismi en şerefli isim ve niteliğe delalet etmektedir. Bize dünyada en üstün isim ve sıfatlarla hitap edildiğine göre Allah’ın fazlı ile kıyamet gününde en güzel muamelede bulunacağını ümit ederiz.

b) Raina’nın Mahiyeti

Allahu Teâlâ’nın mü’minleri “Raina” demekten sakındırıp “Bize bak” (unzurna) demeye teşvik etmesi günlük hayatımızda ve dini meseleler hakkında konuşacağımız kelimeleri seçmede bizi dikkatli olmaya itmektedir. Asıl itibari ile bu iki telaffuz aynı manayı ifade etmekle beraber Yahudilerin kullanmış olduğu kendi dillerinde “raina” hakaret manası içeriyordu. Bu sebepten dolayı onlar kendi dillerinde değişik anlama da çekilebilecek olan “raina” kelimesini kullanarak güya Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz ile alay ettiklerini zannediyorlardı. İmam Kurtubi Yahudilerin bu özelliğine dikkat çekerek şöyle diyor: Allahu Teâlâ “Ey iman edenler ‘Raina’ demeyin” diyerek Yahudilerin cehaletlerinden ayrı bir yönü zikretmiştir. Bundan asıl maksat Müslümanların benzeri şeyler söylemesini engellemektir. Sözlükte “Raina” kelimesinin gerçek anlamı “bizi koru ki bizde seni koruyalım’dır.” Çünkü müfeâle iki kişi arasında olmaya delalet eder.[3] Allah sana riayet etsin anlamına gelir. Yani sen bizi koru ki bizde seni koruyalım, bizi gözet bizde seni gözetelim. “Eri’na sem’ake” yani kulağını bizim sözlerimize yönlendir anlamında kullanılması da caizdir. Bu hitap şekli ile konuşmada eziyet olduğu için Allah mü’minlere lafızların en güzelini ve manaların en anlamlısını seçmelerini emretti.

İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle dedi: Müslümanlar Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’i çağırma ve ona yönelme kastıyla “Raina” yani bize yönel diyorlardı. Bu Yahudilerin dilinde “ey işitemeyen! Dinle” anlamına gelen küfür içerikli bir kelime olduğu için kendilerine ganimet bildiler. Önceden ona gizlice küfrediyorduk şimdi de açıkça sövüyoruz diyorlar ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e böyle hitap edip kendi aralarında gülüşüyorlardı. Onların dilini bilen Sa’d b. Muaz radıyallahu anh Yahudilere şöyle dedi: “Allah’ın laneti üzerinize olsun! Sizden bir kişinin Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e böyle dediğini duyacak olursam onun boynunu vururum.” Yahudiler sizde aynı sözü kullanıyorsunuz deyince arkasından bu ayet nazil oldu. Müslümanlar Yahudilerin yanlış manada kullandıkları bir lafzı kullanarak onlara tabi olmaktan men edildiler.[4]

İbn Kesir rahimehullah bu ayeti kerimenin tefsirinde Yahudilerin bu genel karakterine dikkat çekmektedir. Onların sadece bir konuda değil fırsat buldukları her konuda aynı metodu takip ettiklerini beyan ederek şöyle dedi:

Allahu Teâlâ mü’minleri sözlerinde ve fiillerinde kafirlere benzemeye yasaklamıştır. Bunun sebebi Yahudiler -Allah’ın laneti üzerlerine olsun- amaçladıkları bir şeyde kusur bulmak için konuşmalarda şaşırtma yoluna gidiyorlardı. “Bizi dinle” (unzurna) diyecekleri yerde “raina” diyerek düşüncesizlik ve söylediğini bilmezlik kelimesini kullanıyorlardı. Allahu Teâlâ şöyle dedi: “Yahudi olanlardan kimileri kelimeleri yerlerinden değiştirdiler. Dillerini eğip bükerek ve dine saldırarak ‘işittik, isyan ettik, dinle işitmez olası Raina (ahmağımız) derler.’ Eğer onlar ‘işittik, itaat ettik, dinle ve bize bak’ deselerdi, elbette ki kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah onlara inkarlarından dolayı lanet etti. Pek azı müstesna onlar iman etmezler.” [5]

Onların bu durumlarını haber veren hadisler de vardır. Onlar selam verdikleri zaman “Essemu Aleykum” diyorlardı. “Sem” ölüm anlamına gelmektedir. Bundan dolayı onlara “ve aleykum” diye cevap vermemiz emrolundu. Zira onlar aleyhine yaptığımız dualara icabet olunur ancak onların bizim aleyhimize yaptığı dualara icabet olunmaz. Buradaki amaç; Allahu Teâlâ’nın mü’minleri söz ve davranışlarda kafirlere benzetmekten men etmesidir.[6]

Fahrettin er-Razi kelimelerin kullanıldıkları yerlere göre ve kullanan kişilerin maksatlarına göre manalara geleceğine işaret ederek şöyle dedi: “Allah’ın aynı manayı ifade eden iki kelimeden birini yasaklayıp diğerine izin vermesi çok uzak ihtimal değildir. Bundan dolayı İmam Şafi radıyallahu anh’a göre Farsça olsun, İberce olsun Fatiha sûresinin tercümesi ile namaz geçerli olmaz. Allah’ın “Raina”yı yasaklatıp “unzurna” (bize bak) kelimesine izin vermesi her ne kadar ikisi aynı manaya geliyorsa da yasaklanması uzak bir şey sayılmaz. Çünkü müfessirlerin çoğu “raina” kelimesinin bir nevi fesat çıkarmak için kullanıldığını söyleyerek yasaklandığını açıkladılar.”[7]

İmam Muhammed b. Cerir et- Taberi rahimehullah bu ayette kullanılan “raina”nın hangi manalara geldiğine ve bu görüşlerinin kimlere ait olduğunu tefsirinde tafsilatlı bir şekilde belirtmiştir. Biz bu görüşleri şöyle sunacağız.

“Raina” Hakkında Değişik Görüşler

Birinci görüş: Muhalefet anlamında konuşmayınız.

İkinci görüş: Sen bizi dinle, bizde seni dinleyelim.

Üçüncü görüş: Bu Yahudilerin alay etmek ve küfür amaçlı kullandığı bir kelimedir. Allahu Teâlâ mü’minleri Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e böyle hitap etmekten men etti.

Dördüncü görüş: Bu Ensar’ın cahiliye döneminde söylediği bir kelime idi. Allah onları İslâm’da Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e böyle hitap etmekten menetti.

Beşinci görüş: Yahudilerden Rifaa b. Zeyd adında bir şahsın kullandığı kelime idi. O bununla Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’eküfretmek amacı ile hitap ederdi. Müminler bu kelimeyi ondan öğrenmişlerdi. Bunun üzerine Allah mü’minlere bunu Nebisallallahu aleyhi ve sellem’e hitap etmekte kullanmayı yasakladı.

İmam Taberi bu görüşleri ve hangi alimlere ait olduklarını beyan ettikten sonra şöyle dedi: Allah celle celaluh’un mü’minleri nebisine “raina” demekten men etmesi hakkında söylenecek en doğru görüş şudur: Bu Allah’ın onlar için Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e söylemelerini hoş görmediği bir kelimedir. Bunun benzeri Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle rivayet edilmiştir: “Üzüme ‘kerm’ demeyin[8] ‘habele’ deyin.[9] Kölelerinize ‘kölem’ demeyin, ‘gencim’ deyin.”[10]

Ayeti kerimenin sonunda Allahu Teâlâ, mü’minlerin, emirlerine sıkıca bağlanmasını emrediyor. Zira bu konuda gösterilecek gevşeklik veya vurdum duymazlık, imtihanın kaybedilmesine sebep olacak kadar ağırdır. Muhammed Cemaleddin el-Kasimi bu konuda şunları söyledi: “Size ne emrettiysem o şekilde konuşun, tüm emirlerime bağlı kalın, Yahudiler gibi olmayın. Çünkü onlar işittik ve isyan ettik dediler. Kafirler için yani Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in makamını daha önce zikredilen sözlerle hafife alan Yahudiler için can yakıcı bir azap vardır. Bunun sebebi cüret ettikleri büyük günahtır.[11]

Ayeti kerimeden çıkarılacak bazı öğütler

1) Güzel hitap muhatapta olumlu izlenim bırakır. Allahu Teâlâ’nın bizlere “Ey iman edenler! diye hitap etmesi buna güzel delildir. Aynı zamanda güzel hitap etmek muhatabın güzel amel yapmasını teşvik eder.

2) Müslümanların kafirlere söz ve davranışlarda muhalefet etmesi gerekir. Bu konuda çok titiz davranmak gerekir. Çünkü hafife alınarak yapılan taklitler zamanla İslâm’ın alametlerinin silinmesine vesile olur.

3) Kelimeleri olduğu manadan farklı manalara çekmek Müslümanın sakınması gereken bir durumdur. İsrail oğullarının geçmişte atalarının yaptıkları kelime oyunları nesilden nesile miras kalmıştır. Kullandığımız kelimelerin karşımızdaki kişinin anladığı manada olmasına dikkat etmeliyiz. Aksi durum karakterimizin bozulmasına yol açar.

4) İki anlama da çekilecek kelimeleri kullanmaktan kaçınmak gerekir. Aynı şekilde bir manası kötülüğü ifade ederken o kötü şeyi iyi gösterecek ifadelerden kaçınmak gerekir. Mesela, rakı kötü bir mana ifade ederken onu aslan sütü diye isimlendirmek bu kapsamdadır. 


[1]Bakara, 104

[2]Bakara, 61

[3].  Müfeâle: Sarf ilminde bina kitabında iki kişi arasında cereyan eden fiiller için kullanılan bir kalıptır.

[4]El-Camiu’l-i Ahkam’il Kuran; Bakara, 104

[5]Nisa, 46

[6]Tefsirul Kurani’l Azim; Bakara, 104

[7]Et-Tefsir’ul Kebir; Bakara, 104

[8]Kerm; şarap anlamına geliyor

[9]Habele; üzümün başka bir ismidir. Bu şarap manasında kullanılmayan bir kelimedir.

[10]. Buhari, hn:6182; Taberi Tefsiri Bakara, 104

[11]. Mehasinu’t Te’vil; Bakara, 104