Aydınlık Şeriatı Karanlık Gösterme Çabaları

Kapak Dosya – Ümit Şit / 2025 Mart / 148. Sayı

Şeriat İslam’dır; İslam ise şeriattır. Şeriate düşman olanlar İslam’a düşmandır. Ancak bunu açıkça söyleme cesaretine sahip değiller. Genellikle, “biz İslam’ı değil İslami yönetim şekli olan şeriate karşıyız” derler. Çünkü şeriat kuralları 1400 sene öncesine dayanan eski kurallar olduğundan günümüz dünyasında uygulanamaz kafasındadırlar. Halbuki şu anki anayasa eski Roma hukukuna dayanmaktadır. Yani 1400 seneden daha eski olan bir pagan kültürüne aittir. O zaman 1400 sene önceki kurallar argümanı çürümektedir.

Modernizm, insanların algıları ile oynamıştır. Bu da hayat ile ölüm arasındaki kavramların içinin boşaltılması ile sonuçlanmıştır. Artık hayat, maddi kazanç, andan tat alma gibi kısır bir olgudur. Ölüm ise kötüdür, çünkü ağızların tadını kaçırmaktadır. Asla bir müminin ölüme bakışı ile seküler birinin ölüm algısı aynı değildir. Mümin için ölüm, Allah’a dönmek, gurbetten memlekete dönmek gibidir. Mümin en çok düşünendir. Aklını en çok kullanandır. Çünkü o iki hayatı da düşünür. Buna rağmen gerici derler. Dünyadan razı olanlar ise dünya kadar düşünür, ahiretin genişliğinden nasipsizdirler. Buna rağmen aydın derler. Evet şeriate karşı olanlar varoluşsal sorgulama konusunda az düşünen çok zevk almak isteyen azgınlardır. Vicdanları onları sıkarak ölüm gerçeğini yüzlerine yüzlerine çarparken, onlar bu durumu geçiştirmek için İslam’a savaş açmışlardır.

Neden herhangi bir ideolojiye karşı bir düşmanlık, İslam’a düşmanlık kadar sert değildir. Çünkü İslam hakikatin ta kendisidir. Hakikate düşman olanlar tatlı yalanlar içinde yaşamak isterler. Bu yüzden peygamberler toplumlarına geldiğinde ilk olarak o toplumun en azgınları, en sapkınları, en kibirlileri karşı çıkmışlardır. Toplum içinde herkes tarafından iyi bilinen insanlar Allah’a ve onun indirdiğine düşman olmazlar. Allah’a ve dinine düşmanlık, kötülerin sıfatıdır. Kötüler insanlığın yararını değil kendi menfaatlerini ve konforlarını düşünürler.

İslam hukuku yani şeriata düşmanca tavır içerisinde bulunmak suretiyle şeriatı bir öcü şeklinde gösterme çabası gerek batı hayranlığı gerek aşağılık psikolojisi gerek ise efendisine bağlı olan köleleşmiş ruhlara sahip insanların varlığıdır. Ancak en önemlisi ise İslam şeriatine düşman olan Hristiyan veya Yahudi kökenlilerdir. Osmanlı döneminde devşirmeler ve Yahudi dönmeleri oldukça çoktu. Lobi ve cemiyet faaliyetleri ile Osmanlı’nın yıkılışının önemli sebepleri arasındadırlar. Cumhuriyetin, 1935 soyadı kanunu ile isim ve soy isimlerini değiştirerek Müslüman veya Türk isimleri almışlardır. Bir Hristiyan olarak şeriate karşı olmak pek tabi olacağından, halkta karşılığı olmayacağından münafıkça şeriate karşı propagandalar yürütürler. Ve şöyle derler: “Bakın bizde Müslümanız ama şeriatçı değiliz. Çünkü şeriat kafa kesiyor, kol kesiyor”.

Osmanlı İslam Devleti 673 yıl hüküm sürdü. Kaç kişinin kolu kesildi?  Madem kol kesiliyorsa birçok insanın kolu olmamalıydı. O kafirlerde biliyor ki amaç el kesmek, kafa kesmek değil. Hukuken milletin malını, canını korumak için caydırıcı olmaktır. Ama tam tersi propaganda yaparak İslam’ın tekrar hâkim olmasını istemiyorlar. Çünkü Müslümanların süper güç olmasını değil Hristiyan ya da Siyonist bir süper güç isteniyor. Tavandakiler buna hizmet ederken, tabandaki avamı bir tutam özgürlük, bir tutam haz, bir tutam geçici mutluluk ile kandırıyorlar. Öyle kandırılıyorlar ki artık kendine Müslüman diyen biri bile batının menfaatini koruyan sadık bir bekçiye dönüşüyor. Suriye’de, Afganistan’da, Çeçenistan’da, Filistin’de ki mücahitlere yapılan hadsiz eleştiriler bunun sonucudur.

İslam şeriati, insanları yönetenin her yerde ve zamanda Allah’ın hakkı olduğunu vurgularken; kibirli krallar, amirler, başkanlar, kabile reisleri makam sevdası yüzünden karşı çıkarlar. İslam şeriati, Milletin malını çalan hırsızların elinin gerekçeler oluştuğunda kesilmesini vurgularken; hırsızlar karşı çıkarlar. İslam şeriati, bir insanı kasti bir şekilde öldüren katilin şayet maktulün velisi tarafından affedilmez ise öldürülmesini vurgularken; katiller karşı çıkarlar. İmam Hasan el Benna’nın, “toplumun yarısı kadındır. Diğer yarısını ise kadınlar doğurmuştur” sözüne binaen, kadınların bozulması toplumun ahlaken çökmesi demektir. Bu yüzden İslam şeriatı, kadınların kötü niyetli insanlar tarafından rahatsız edilmemeleri, güvenli bir şekilde dışarı çıkmaları için örtünmeyi vurgularken, kadınları çıplak görmek isteyen sapık erkekler ve sözüm ona masküler feminist kadınlar karşı çıkarlar. Gerekçeleri ise zorla kadını kapatıyorlar demeleri. Bu feministler acaba Müslüman kadınlar arasında gezerek onların görüşlerini alıp, “zorla mı kapatıldınız” diye soru sormuşlar mıdır? Hayır. Öyle bacılar var ki kocası açıl dese kocasından hemen boşanırlar. Kimse kimseye zorla bir iş yaptıramaz. Ama hakkın önünün kesilmesini istiyor ve azgın bir hayatı arzuluyorsan, bugün başka biri ile yarın da başka biri ile feneri söndürmek istiyorsan şeriatı kötü göstermelisin. Çünkü İslam bu yaşam tarzını asla tasvip etmemektedir. Feministler kadınları korumak için değil ifsat etmek için varlar. Halbuki Avrupa’da kadınları nasıl korurum düşüncesi ile kafa yoran kadın bir feminist, İslam’ın örtünme emrini duyduğunda bu benim aklıma nasıl gelmedi. Tabiki ya örtünmek kadını dış etkilerden korur düşüncesi ile Müslüman olmuştur. Bizdeki feministlerin misyonu erkek düşmanlığı, kırmızı çizgisi ise mini eteğin kısalık ölçüsüdür. “Biz ne kadar çıplak olsak bile erkekler bize bakmasın” demek, nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça değil midir?

Bilinçli Allah ve İslam düşmanlarının dışında birtakım cahillerde vardır ki bilgisizce İslam şeriatine karşı çıkarlar. İslam şeriatı, akli ve fiziki olarak belli bir olgunluğa gelmiş kadın ve erkeğin evlenmesini ve şefkatli aile çatısı altında sorumluluk ve ödev bilinci ile sağlıklı nesiller yetiştirmesini vurgularken; sorumluluk yüklenmeden kadınlara el uzatmak isteyen ırz düşmanları karşı çıkarlar. İslam şeriati aklı devre dışı bıraktığı için alkolü yasaklarken, akılını kaybederek nice insanı kadın erkek demeden öldüren, araba ile trafikte terör estiren aylak sarhoşlar karşı çıkarlar. Bazı İslam düşmanları ise bireysel taciz suçlarını İslam’a ve Müslümanların üzerine yıkmak istemekte ve bunun üzerinden şeriate karşı propaganda yapmaktadır. Eğer samimiyseniz kiliselerdeki tacizleri gündeminize taşıyın. Ya da Siyonistlerin ada satın alarak çocukları nasıl istismar ettiklerini gündeminize alın. Eğer samimiyseniz İslam coğrafyalarında öldürülen, tecavüz edilen kadınları, parçalanan çocukların temiz bedenlerini de gündeminize alın. İçinde bulunduğunuz ülkenin yönetimi İslami olmadığı müddetçe, ülkedeki yanlışların faturasını İslam şeriatine kesemezsiniz.

Sonuç olarak; İslam şeriati, temiz ve güvenli bir yoldan kalpleri huzur dolu müminleri hedefine ulaştırır. İslam şeriati dışındaki bütün beşerî kurallar ise önce lambaları parlak bir yola sevk eder insanı. Yolun sonuna doğru ilerlerken o lambalar hep birden patlar ve karanlığın kasveti her yere çöker. Karanlıklar içinde kalan insan, korku ve pişmanlık dolu bir kalple yolun sonuna doğru mecburi ilerler. Çünkü geri dönüş artık çok meşakkatli ve zordur.