“Allah Yolunda Sebat” Ölene Kadar…

Kapak Dosya – Said Özdemir / 2013 Ocak / 2. Sayı

Öyle bir süreçten/dönemden geçiyoruz ki  geri adım atanların, fikirlerinden dönenlerin, bir görüşte sebat edemeyenlerin çoğaldığı, nasihat edenlerin sayıca azaldığı bir dönem. Hakkıyla davet ve cihad edenlerin kendi aile efratları ve arkadaşları tarafından garip hale geldiği bir dönem. Şehvetin, şüphelerin, fitnelerin artıp dinine sarılmanın ise kor ateşi avucuna alma  gibi olduğu bir dönem… Hayrı arayıp da sadece nadir insanlarda bulduğumuz, yolda kalıp da sadece Allah’ın rahmet ettiği kişilerde  ensarlık/yardımcı sıfatını bulabildiğimiz bir dönem…

İşte böyle bir dönemde önemli ve değerli bir konu olan “Allah yolunda sebat” önünüze gelmiş bulunmakta. Ki bununla sizlere yardımcı, yolunuzu aydınlatan bir kandil, dosdoğru yola ileten bir rehber olsun.

Rüzgâr ekilip fırtına biçildiği, kin, nefret ve düşmanlıkların hasad edildiği bir zamanda ‘bu nereden çıktı’ demeyin.

Günümüzde bir hastalık ortaya çıktı Müslümanlar! İslam’ın ikinci garip dönemini yaşarken Müslümanların içlerinde zuhur eden bir hastalık var. Nefisleri çökerten, azimleri kıran, programları sekteye uğratan amansız bir hastalık bu.

‘Allah yolunda sebatsızlık’ Direnememek dünyalıklara karşı koyamamak nefsin arzularına yenilmek sapkın fikirlere, ideolojilere, kafirlere…

Sebat etmek ne demek? Hafızanızın dar sokaklarında şöyle bir düşündüğünüz zaman, başlanılan bir işte, oluşta ve harekette sonuca ulaşmak için, karşımıza çıkan engelleri yok sayıp ilerlemek demektir. Sebat etmek sabrını sonuna kadar kullanmak demektir. Her ne olursa olsun sonucu görmek için çabalamaktır. İhlâslı olmaktır, elimize aldığımız işi sonuna kadar götürebilmektir. Engeller karşısında idealist olabilmektir.

Ey Müslüman kardeşim! Sen güllerle, reyhan ve yaseminlerle dolu olan bir yolda değil; dikenlerle, zorluklarla ve meşakkatlerle dolu olan bir yolda yürüyorsun. Karşına ibadet, davet ve cihad yolları gelecek ve sen asla sabrı-sebatı kuşanmadan yola çıkmayacaksın.

 Bu o kadar güzel bir nimettir ki kullanıldığında fayda verir, bırakıldığında ise zarar. Bir insana daveti götürdüğünde sende sebat varsa karşındakini ikna gücün artar, onların söylediği sözler, fiiller seni yıldırmaz çünkü senin azmin aslanların azmidir. Davetçi sebatkar olduğu zaman sadece işine bakar, gözünü hedefe diker neticelere takılmaz. Çünkü sonuç, netice Allah’ın elindedir. Her zaman vermeyebilir. Denilse ki sebat etmek en çok kime lazımdır? Deriz ki en çok sebat fiilini Müslüman davetçi çeker hem de hece hece…

Muhammed Kutub –Allah kendisinden razı olsun- şöyle der:

Ama gelin görün ki kardeşler, bu zamanın davetçileri Müslümanların dertlerini dinlemekten bile acze düşmüş, sebatlarını daha dinlemeye başlamadan yitirmiş durumdalar. Çareler aramaktan çok çareye muhtaç olmuşlar.

Bu sebat nimeti Allah yolunda mücadele ederken yanına alman gereken en büyük silahtır. Bu olmadan kurşunlar ateşlenmez, dumanlar yükselmez, meydanlara koşulmaz. Sen yoluna inanacaksın ki sebat edesin, unutma ki ‘Sebat eden nebat verir’.

Sakın kardeşim sakın ola ki davet, ibadet ve cihad görevinden elini eteğini çekenlerden, yorulanlardan, kenara oturup zikirle meşgul olup kısa soluklu olanlardan olma! Biz de bir zamanlar sizin gibi ateşliydik, ben gençliğimde davetin bel kemiğiydim, gece gündüz Nuh’i bir tavırla gezer, tebliğ ederdim diyen heyecansız kişiler sizin takip etmeniz veya örnek-model almanız gereken kişiler olmamalıdır. Unutma ki “En büyük sebat ettirecek etken gittiğin yolun hak olduğuna inanıp güvenmendir.”

Değerli kardeşim! Gel biraz da bizleri bu engebeli, yokuş, zor olan yolda sebat ettirecek etkenlerden bahsedelim;

Eğer Allah’ın seni sevmesini ve de bu yolda sebat etmek istiyorsan şu amelleri yapmalısın:

Kur’an’a yönelmeli, çokça okumalısın: Kur’an sebat etmede en büyük etken, Allah’ın sağlam ipi, apaçık nurudur. Kim ona tutunup, tabi olursa Allah onu kurtarır.

 “İnkâr edenler dediler ki: “Kur’an ona tek bir defada, toplu olarak indirilmeli değil miydi?“ Biz onunla kalbini sebatlaştırmak-pekiştirmek için böylece (ayet ayet indirdik) ve onu ‘belli bir okuma düzeniyle (tertil üzere) düzene koyup’ okuduk.” (Furkan/32)

Şeriata sarılmak ve Salih amel işlemek:

“Allah Teâlâ sağlam sözle iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sapasağlam tutar. Zalimleri ise Allah saptırır. Allah dilediğini yapar.” (İbrahim/27) Dünya hayatında hayırla ve Salih amelle sebat verir, kabirde rahata kavuşturur.

Peygamberlerin hayatlarının her anından ders almaya gayret etmek:

“Peygamberlerin haberlerinden senin kalbini sebat ve teskin edeceğimiz her haberi sana anlatıyoruz. Bunda sana gerçeğin bilgisi, müminlere de bir öğüt ve bir uyarı gelmiştir.” (Hud/120)

Allah Teâlâ’nın şu buyruğunu düşünmez misin kardeşim!:

“Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!” dedik. Böylece ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları, daha çok hüsrana uğrayanlar durumuna soktuk.”  (Enbiya/68-70)

İbrahim aleyhisselam’ın son sözü şu olmuştu: “Hasbiyallahu ve ni’me-l vekil (Allah bana yeter, O ne güzel vekildir)”

Sende zamanın tağutlarına, tiranlarına direnirken zorluk esnasında bunu düşünerek ve söyleyerek sebat edebilirsin..

Sabah ve akşam zikirlerini unutma!

“Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok anın ki başarıya erişesiniz.” (Enfal/45)  Farslıları ve Rumları dize getiren sahabeler sayıca az ama Allah’ı çokça zikreden kimselerdi. Yusuf aleyhisselam’ın karşısında duran kadının fitnesine karşı ‘Allah’a sığınırım’ diye zikrederek kurtulduğunu unutma!

Gece namazına gücün yettiği kadar en az haftada bir kez kalk!

Sıkıntılı gördüğün kardeşlerinin sıkıntılarını paylaş ve elinden geldiğince onlara yardımda bulun.

Günlük çok az bir miktar olsa da infak et. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Yarım hurma da olsa infak edin.”

Her gün rabbine elini açıp uzun uzun dua et! Nefsini, Müslümanları, mazlumları, mustazafları da unutma!

“(Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme” (Al’i-İmran/8)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi:

“Ey kalpleri evirip çeviren, kalbime dinin üzere sebat ver.”

Salihlerle arkadaş ol, az ye, az konuş, çok şakalaşma, çok gülme!

Rabbim bu özellikleri barındıran Müslümanlardan bizleri eylesin..Son olarak;

Kalkın ve yürüyün… Dünya sadece birkaç günden ibarettir. Eğer yolunuzda sebat ederseniz, kurtuluşunuzu elde edersiniz ve cennet bahçelerine ulaşırsınız. Güçlü padişahın huzurunda… Sadıklarla beraber… Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ve sahabesiyle beraber olursunuz… Onun sizi bıraktığı yol üzerinde sebat edin… Sakın geri adım atmayın…

“Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.” (Ahzap/23)

Sebat… Sebat… Sebat…