Sıla-İ Rahime Riayet Etmenin Dünya Ve  Ahiretteki Mükâfatı

Kapak Dosya – Hakan Sarıküçük / 2014 Eylül / 22. Sayı

Hamd, sıla-i rahimi müminler ile fasık ve kâfirler arasındaki alâmetifarika kılan1 Allah’a,  salatu selâm ise sıla-i rahim hakkında birçok hadisi şerif ile ümmetini irşad eden peygamberimiz, efendimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in üzerine olsun.

Bugün ümmet olarak bunca sıkıntı ve belâlar ile imtihan olunmamızın belki de en temel sebeplerinden birisi, lanete uğramış veya sapıklığa düşmüş Yahudi ve Hristiyanlardan olan daha önceki kavimlerinde yaptığı gibi naslara gereken önemi vermeyip görmezlikten gelmemiz ya da yanlış ve batıl tevillerle nasları yorumlamaya kalkışmamızdır. Ne yazık ki efendimiz sallallahualeyhi ve sellem’in de ikaz etmesine rağmen bugün ümmet bu sapık ve melun kavimlerin yoluna karış karış, arşın arşın tabi olmuş, onlar bir keler deliğine girdiklerinde dahi onların peşinden gidebilecek derecede İslami düşünce sisteminden uzaklaşarak batıl ve fasid zihniyetlerin içine düşmüştür.

Bu zaman da ihmal ettiğimiz meselelerden biriside sıla-i rahime ehemmiyet göstermeyişimizdir. Oysa bu husus Allahu Teâlâ’nın bize olan buyrukları içerisinde yer almaktadır.

“Adını anarak birbirinizden bir şeyler istediğiniz Allah’a karşı gelmekten sakının ve akrabalık bağlarına saygı gösterin.”2

Ana babadan sonra kendilerine karşı ahlâkî sorumluluk taşıdığımız kimseler akrabalardır. Tanımadığımız birine yaptığımız yardım bir iyilik sayıldığı hâlde, akrabaya yapılan yardım iki iyilik sayılmaktadır.

Müslüman olmanın bir gereği de akrabasıyla ilgisini devam ettirmek ve onlara iyilikte bulunmaktır. Bu ihmâl edilmemesi gereken bir görevdir. Akrabalarıyla ilgiyi koparmak ve onlara kötü davranmak büyük bir günahtır. Akrabaya iyiliğin ölçüsü, onların yakınlık derecesine, ihtiyaç durumlarına, bizim de maddî gücümüze göre değişiklik gösterir. Amcalar, dayılar, teyzeler ve bunların çocukları yakın akrabalardır. Aç açık kalmışlarsa, onları doyurmak, giydirip kuşatmak şart olur. Böyle muhtaç bir durumda değil iseler, zaman zaman kendilerini ziyaret etmek, elden geliyorsa müşküllerini çözmeye çalışmak, mektupla veya telefonla hatırlarını sormak, sevinç ve kederlerine ortak olmak, hiçbir şey yapılamıyorsa selâm vermek veya selâm göndermek suretiyle akrabalık ilgisini devam ettirmek gerekir.

Allahu Teâlâ rahime riayet edene riayet edip onunla arasını vasledeceğini, onunla arasını koparanla arasını koparacağını bildirmektedir. İşte bu da çok ciddi bir tehdittir. Bu tehdidin kapsamına girmemek için sıla-i rahimin önemini kavramak ve buna göre davranmak mecburiyetindeyiz.

Şimdi sıla-i rahimin önemini birkaç madde ile sıralayalım;

Sıla-i rahime riayet etmek Allah’a yaklaşmaya vesiledir.

“AllahuTeâlâ hazretleri mahlûkatı yaratıp bu işten fâriğ olduğu zaman, rahim ayağa kalkarak dedi ki: “Bu, kat edilmekten (koparılmaktan) sığınanın makamıdır.” Cenab-ı Hak cevaben:

“Evet, sana sıla yapana, benim sıla yapmam, senden kopup alâkayı kesenle benim de alâkayı kopup kesmem yetmez mi, bundan razı değil misin?” buyurdu. Rahim:

“Evet, razıyım!” deyince, Cenab-ı Hak:

“Bu sana verildi!” diye hükmetti. Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dilerseniz şu ayeti okuyun” dedi: “Geri dönerseniz yeryüzünde bozgunculuk yapmanız ve akrabalık bağlarını kesmeniz beklenmez mi sizden? İşte Allah’ın lanetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği bunlardır. Bunlar Kur’an’ı düşünmezler mi? Yoksa kalpleri kilitli midir?”3

Allah’a ve Rasulüne Olan İmanın Alâmetidir.

Ebû Hureyre radıyallahuanh’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse akrabasına iyilik etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!”4

Sıla-i Rahim Allah azze ve celle Katında En Sevimli Ameldir.

“Bir kişi ashabıyla birlikte bulunan Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gelerek:

“Allah’ın peygamberi olduğunu ileri sürüyorsun öyle değil mi?” dedi. Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem:“Evet”dedi. Adam:

“Peki ya Rasulullah! Hangi davranış ve hareket Allah’a daha sevimlidir?” dedi.

Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem:“Allah’a iman etmek.” dedi. Adam:

“Sonra?” dedi. Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem:

“Yakınlarla ilişkiyi sürdürmek” dedi. Adam:

“Daha sonra?” dedi. Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem:

“İyiliği söylemek, kötülükten uzaklaştırmak.”buyurdu. 5

Akrabalık Bağına Riayet Etmek Tebliğ İçin Bulunmaz Fırsattır.

Ebû Hureyre radıyallahuanh şöyle dedi:

“Yakın akrabalarını uyar!”6 âyeti nâzil olunca, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Kureyş kabilesini toplantıya çağırdı. Onlar da geldiler. Peygamber aleyhisselâm kimine genel, kimine de özel olarak şöyle hitâb etti:

“Ey Abdüşems oğulları! Ey Ka`b İbni Lüeyoğulları! Kendinizi cehennemden kurtarınız!

Ey Abdümenâf oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarınız!

Ey Hâşim oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarınız!

Ey Abdülmuttalib oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarınız!

Ey Fâtıma! Kendini cehennemden kurtar! Çünkü sizi Allah’ın azâbından kurtarmaya benim gücüm yetmez. Ama aramızdaki akrabalık bağı sebebiyle sizinle ilgimi kesmeyeceğim.”7

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in “Aramızdaki akrabalık bağı sebebiyle sizinle ilgimi kesmeyeceğim”sözü, müslüman olmadı diye bir akraba ile ilgiyi kesmemek gerektiğini dile getirmektedir. Bir gün din kardeşimiz olması ihtimâl dâhilinde bulunan bir kimseyle ilgiyi kesmek, onu İslâmiyet’ten soğutmak anlamını taşır. Bu da doğru bir hareket değildir. Müslüman olmayan bir akraba sıkıntıya düştüğünde ona yardım etmek, başına bir kötülük geldiğinde ona el uzatmak müslüman olan akrabanın görevidir. Akrabalık bağı, işte böylesine önemlidir.

Ebû Abdullah Amr İbniÂs radıyallahuanhuma şöyle dedi:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i gizli değil açıkça şöyle buyururken dinledim:

“(Akrabam olan) Falan oğulları ailesi benim dostlarım değildir. Benim dostlarım Allah Teâlâ ile iyi mü’minlerdir. Fakat ötekilerle aramızda akrabalık bağı bulunduğu için kendileriyle ilgimi kesmeyeceğim.”8

Sıla-i Rahim; Mükâfatı En Hızlı Verilen Ameldir.

“Onlar, gözetilmesini Allah’ın emrettiği şeyleri gözeten, Rablerinden sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir.”9

Ayete göre kendilerini güzel bir âkıbetin beklediği haber verilen bu üç grup bahtiyardan konumuzla ilgili olanlar, “gözetilmesini Allah’ın emrettiği şeyleri gözeten” kimselerdir. Allah Teâlâ’nın bu kimselerden gözetmelerini istediği şeyler, öncelikle akrabalık bağlarını sürdürmek ve mü’minlerle bir arada dostça yaşamaktır. Bu kimseler akrabaya şefkat besledikleri, muhtaç olanlarına yardım ettikleri, onları koruyup savundukları, başlarına bir kötülük gelmemesi için canla başla çalıştıkları için Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmışlardır.

Nitekim Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Mükâfatı en hızlı verilen hayır, iyilik ve sıla-i rahimdir. Cezası en hızlı verilen kötülük de zulüm ve sıla-i rahimi terk etmektir”10

“Sevabını hemen vermesi için Allah’ın yapılmasını istediği iyilik ise yakınlarla olan ilişkiyi sürdürmektir. Yakınlarıyla ilişkiyi sürdürenler günahkârda olsalar, servetleri çoğalır ve nüfusları artar.”11

“Sevabı (karşılığı) en çabuk verilen ibadet sıla-i rahimdir. Hatta aile efradı fasık ve facir olmasına rağmen bazı hanelerin malları artar ve adetleri çoğalır. Çünkü onlar sıla-i rahim yaparlar.”12

Sıla-i Rahime Riayet Eden Kişi İnsanların En Faziletlisidir.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:“İnsanların en faziletlisi kimdir?” diye sorulunca şu cevabı vermiştir:

“Allah’tan en fazla korkan, sıla-i rahmi en güzel şekilde yapan, ma’rufu (iyiyi) emir ve münker (kötü) den nehyetme görevini en iyi şekilde yerine getiren kimsedir.”13

Sıla-i Rahime Riayet Eden En Üstün Mertebededir.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz şöyle buyurmuştur: “Size bir şey söyleyeceğim, onu hatırınızda iyi tutun. Dünya ancak şu dört grup insanındır:

Bir kula Allah mal ve ilim vermiş, o da bu konuda Rabbinden korkuyor, bunlarla akrabalarına iyilik yapıyor ve Allah’ın bunda bir hakkı olduğunu biliyor. Bu kimse en üstün mertebededir.

Bir kula da Allah ilim vermiş, mal vermemiş fakat iyi niyetlidir. “Eğer malım olsaydı, falan kimse gibi davranırdım” der. Bu kimse niyetine göre mükâfat alır. Bu ikisinin mükâfatı eşittir.

Bir başka kula Allah mal vermiş, ama ilim vermemiş. Bu kimse malını bilgisizce harcar, malı konusunda Allah’tan korkmaz, onunla akrabalık haklarını yerine getirmez, Allah’ın onda bir hakkı olduğunu bilmez. İşte bu kişi en kötü derecededir.

Bir kul da var ki, Allah ona ne mal vermiş, ne de ilim. “Eğer malım olsaydı, falan gibi davranırdım” der. Bu da niyetine göre karşılık görür. İkisinin de günahı aynıdır.”14

Sıla-i Rahimi Gözeteni Allah azze ve celle de Gözetir.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz şöyle buyurmuştur: “Sıla-i rahim arşa asılmış ve şöyle demiştir:

‘Beni gözeteni Allah da gözetsin, benimle münasebeti kesenden de Allah rahmetini kessin.’”15

Sıla-i Rahim Rızkın Bollaşmasına ve Ecelin Gecikmesine Sebeptir.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz şöyle buyurmuştur: “Her kim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa akrabasını görüp gözetsin”16

“Rızkının bol ve ömrünün uzun olmasını isteyen kimse yakınlarıyla ilgilensin.”17

“Ömrünün uzun, rızkının bollaşmasını ve iyi bir şekilde ölmeyi arzulayan kimse Allah’tan korksun, haramlardan korunsun ve yakınlarıyla olan ilişkisini sürdürsün.”18

“Şüphesiz gizli verilen sadaka, Allah’ın gazabını dindirir. Akrabalarla iyi ilişkiler, ömrü uzatır. İyiliklerin yapılması, kötü ölümden korur. “La ilahe illallah” sözü, kendisini söyleyen kimseden doksan dokuz belâ çeşidini def eder. Ki, bunların en hafifi kaygı ve üzüntüdür.”19

“Kim rızkının geniş olmasını ve ölümünden sonra eserinin devam etmesini istiyorsa, sıla-i rahim yapsın.”20

Sıla-i Rahim Ülkeleri Mamur Eder,

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz şöyle buyurmuştur: “İnsanlık yönünden nasibini alan dünya ve ahiret hayrından da nasibini alır. Sıla-i rahim, güzel komşuluk yahut güzel ahlâk ülkeyi mamur eder. Hayır ve bereketi çoğaltır ve ömrü artırır.”21

“Allah azze ve celle halkının tutumu dolayısıyla nice memleketleri mamur eder, mal ve servetlerini de bollaştırır. Onları yarattığından beri onlaraasla gücenmez de.”

Orada bulunanlar bunları duyunca:

“Bu nasıl oluyor ya Rasulallah?”diye sordular:

“Yakınlarıyla olan ilişkilerini sürdürmeleri, birbirini ziyaret etmeleri sebebiyledir.” buyurdu.” 22

Sıla-i Rahim Malda Zenginliği, Ailede Sevgiyi Arttırır.

Büyüklerinizden akrabalarınızı ve akraba ziyaretini öğrenin! Çünkü akraba ziyareti, ailede muhabbeti artırır, malı çoğaltır ve ömrü uzatır.”23

Sıla-i Rahim sebebiyle yapılan sadaka ve yardımlar eciri iki katına çıkarma yollarındandır.

“Yoksula verilen sadaka bir sadaka, akrabaya verilen sadaka ise iki sadaka yerine geçer: Biri sadaka sevabı, öteki de akrabayı koruyup gözetme sevabıdır.”24

Sıla-i Rahim Günahlara Kefarettir.

İbn-i Ömer radıyallahuanh şöyle rivayet etmiştir:

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e birisi gelerek:

“Büyük bir günah işledim, bundan dolayı tevbe etsem olur mu?” diye sordu. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemde:

Anan var mı?” dedi. Adam:

“Yok” diye cevap verdi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Peki, teyzen var mı?”diye sorunca

“Var” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem;

“Öyleyse ona iyilik et, tevbe etmiş olursun. Günahların affolunur” buyurdu.25

Sıla-i Rahim Kötü Ölümü, Tevbesiz Ölmeyi, Şerri ve Zararı Def Eder.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz şöyle buyurmuştur:“Allah sadaka ve sıla-i rahim (yakınlarıyla ilişki sürdürmek) sebebiyle insanın ömrünü uzatır. Yine bunlar nedeniyle kötü ölümü, yani tevbesiz ölmeyi, şerri ve zararı (o insandan) defeder.”26

Sıla-i Rahime Riayet Edenin Ahiret Gününde Hesabı Kolay Olur.

“Ebu Hureyre radıyallahuanh Rasul-i Ekremsallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini rivayet etti:

“Üç şey kimde bulunursa, Allah (ahiret gününde) onun hesabını kolaylaştırır ve rahmetiyle onu cennete koyar.” Bunu işitenler:

“Anamız babamız sana feda olsun, onlar nedir ya Rasulallah?” diye sorunca Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Size yardımını esirgeyene yardım etmeniz, sizinle ilişkisini kesen kimseyle ilişki kurmanız ve sizi zulmedeni bağışlamanızdır. İşte bunları yaparsanız Allah sizi cennete koyar” buyurdu.”27

Sıla-i Rahim Kişiye Şefaat Eder.

“Şefaatçiler beştir:

Kur’an, akrabalarla iyi ilişkiler içinde bulunmak, güvenilir olmak, Peygamberiniz ve Ehl-i Beyt’i”28

Sıla-i Rahim Cennete Yakınlaştırır, Cehennemden Uzaklaştırır.

“Ebu Eyyub el-Ensarî radıyallahuanh’ den;

Peygambersallallahu aleyhi ve sellem’in bir yolculuğunda, bir bedevî peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e karşı çıkıp dedi ki:

“Beni cennete yaklaştıracak ve cehennemden uzaklaştıracak şeyi, bana bildir.”

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Allah’a ibadet edersin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namazı kılarsın, zekâtı verirsin, akrabaya iyilik edersin” buyurdu.29

“Ey insanlar, birbirinize selâm verin, akrabanızı gözetin, yemeği yedirin! Geceleyin insanlar uyurken namaz kılın ki selâmetle cennete giresiniz”30

Rabbimiz bizleri sıla-i rahimin önemini kavrayıp bu uğurda gayret gösteren kullarından eylesin. Müslüman vasıflarıyla vasıflanıp nifak ve küfür alameti olan hasletlerden uzak eylesin.

Selâm ve dua ile.

————————————

1. Bkz: Bakara:2/27.

2. Nisâ sûresi:4/4.

3. Muhammed 23-24. Müslim.

4. Buhârî, Edeb 85; Müslim, Îmân 74, 75. Ayrıca bk. Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, Rikak 23; EbûDâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet 50; İbniMâce, Edeb 4

5. Ebu Ya’la

6. Şu`arâ sûresi:26/214.

7. Müslim, Îmân 348, 351. Ayrıca bk. Buhârî, Tefsîrusûre (26) 2; Tirmizî, Tefsîrusûre (27) 2; Nesâî, Vesâyâ 6

8. Buhârî, Edeb 14; Müslim, Îmân 366

9. Ra`dsûresi 13/ 21.

10. EbûDâvud, Edeb.

11. İbnMâce, Tirmizî, Hâkim

12. Beyhâkî, Harâkî, İbnHibban.

13. Ahmed, Taberânî

14. Tirmizi

15. Buhari, Müslim.

16. Buhari, Edeb.

17. Buhârî, Tirmizî.

18. Bezzar, Hakim.

19. İbn-i Asakir.

20. Müslim, Buhari.

21. İmam Ahmed.

22. Taberânî, Hâkim.

23. Tirmizî.

24. Tirmizî, Zekât 26. Ayrıca bk. EbûDâvûd, Savm 21; Nesâî, Zekât 82; İbniMâce, Sıyâm 25, 28

25. İbn-i Hıbban, Hâkim.

26. Ebu Ya’la.

27. Bezzar, Taberani, Hakim

28. Deylemi.

29. Buhârî, Edeb 10; Müslim, Îmân 14. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 10

30. Tirmizî.