Kapak Dosya – Hakan Sarıküçük / 2019 Ağustos / 80. Sayı
Hamd, “(Yapacağın) işler hususunda onlarla istişare et, bir kere de azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et”[1] buyurarak idarecilere karar almadan önce istişareyi öğreten ve neticede aldığı kararda sebat ederek Allah’a tevekkül etmenin önemini bildiren Allahu Teâlâ’ya,
Salât ve Selâm, liderlerin ve önderlerin efendisi, bütün doğruların ancak kendisinden öğrenileceği, insan yetiştirmeyi en iyi bilen ve bunun pratik uygulayıcısı olan Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e,
Allahu Teâlâ’nın yardımı ve inayeti, afvu keremi de liderlerin efendisine tabi olup Onun yolundan ve izinden devam eden, kendisine Onu rehber edinen, Onun örnekliğinde bir hayatı arzulayan, İslâm’a uygun bir liderliğin nasıl olması gerektiğinin şuurunda olan ve bunu başarabilmenin yollarını araştıran mü’min ve mü’minatın üzerine olsun.
Bütün insanların kendilerine özgü şahsiyetleri ve üslupları vardır. Her bir idarecinin de yaşayışında bir üslubu ve tarzı vardır. İnsanlardan bazılarının fıtri olarak elde edilen birtakım sıfatlarla doğduklarını kabul etmekle birlikte, idarecilik sürekli bir eğitimle elde edilir. İdarecilik vasfı genellikle elde edilen bir yetenektir.
Şunu unutmayalım ki asıl olan yetiştirilerek ve eğitilerek idareciliğin elde edilmesidir. İdarecilik gökyüzünden inen bir yetenek olmuş olsaydı onu öğrenme imkânımız olmayacaktı. İdarecilik bazı yetenekleri öğrenmeyi ve bazı vasıfları elde etmeyi ve sürekli yenilenmeyi de gerektirmektedir. İdarecilik için daha fazla fedakârlık gösterilir, daha fazla çalışılır ve idareci olmak için hazırlık yapılırsa idareci olmak mümkündür.
Bir kişi herhangi bir şeyi yapmak istediğinde bunu nasıl yapacağını bildiği ve doğru bir şekilde yapması gerekeni yaptığı zaman hedefine ulaşır. Bir işi gerçekleştirmek için öncelikli olarak kişide istek olmalıdır.
İdareci olabilmek için okumak önemli ve gereklidir fakat hiçbir zaman yeterli değildir. Aynı zamanda idarecilerle iç içe olup hayat hikâyeleri de öğrenilmelidir. Kişi idarecilik ile alakalı bütün kitapları okusa da idarecilik kurallarına uymadığı sürece kendisine bir fayda sağlayamaz.
İdarecide bulunması gerekli olan özellikler sınırlandırılamayacak kadar önemlidir, ancak aşağıda zikredeceğimiz özellikler her bir idarecinin şahsında bulunması gereken zaruri ve önemli özelliklerdendir.
İdarecinin Özellikleri
Planlama: Yapılan araştırmalar, idarecinin zamanını %80 planlama %20 de uygulamada geçirdiğini desteklemektedir.
Organize etme: İdareci düzenli ve kurallı çalışır. Zamanını, hedefini ve önceliklerini tanzim etmekle başkalarından farklıdır.
Kararların alınması: İdarecilik karar alma sanatıdır. İdareciler olayları geliştirir, yönlendirir. Ne olacağını beklemez.
Toplumsal zekâ: Başkalarıyla görüşmelerinde bilgilidir, nasıl konuşacağını ve mesajını başkalarına nasıl ulaştıracağını iyi bilir. Öyle ki iyi bir dinleyicidir ve mükemmel bir diyaloğa sahiptir.
Yetkiyi devretme: Yetkilerini ne zaman ve ne şekilde devredeceğini bilir. Önemli olan yetkilerini yürütme gücüne sahip birisine devretmesidir.
Keskin bakışa sahiptir: Başkalarının göremediğini görür. Hayallerine yönelen tenkitleri, eleştirileri kabul eder. Yeni ve benzersiz programlar belirler.
Motive etmek: Kendilerine uyanları motive etme ve onlarda istek ve arzuları uyandırma gücüne sahiptir
Kültürlü olmak: Yüksek lisans seviyesinde derin bir bilgiye sahiptir. Kendisini geliştirir.
Güven: Güveni sarsılmış bir idareci asla düşünülemez.
Programlara bağlıdır: Gaye ve amaca ulaşmanın çalışma ve zamana bağlı olduğunu bilir. Umutsuzluğa kapılmadan, yılmadan sonuna kadar programa bağlı kalınması gerektiğini bilir.
Ahlâki kurallara bağlı olmak: Bu özellik bilhassa İslâmi görüşte başarılı olan idarecinin en önemli ve güçlü özelliklerinden kabul edilir. İdareci ahlâki kurallara bağlı bir şahsiyete sahip olmakla birlikte aktif ve kendisi ile kurulan ilişkide güven içerisinde olmalıdır.
Akli zekâ: İdarecinin dahi olması şart değildir fakat zor anlarda ve olağanüstü sorunlar karşısında çeşitli bilgilere karşı kendisine yetecek orta seviyeden yüksek bir zekâya sahip olması gerekir.
Burada saydığımız özellikler her ne kadar burada zikrettiklerimizle sınırlandırılmayacak kadar olsa da bir idarecinin şahsında bulunması gerekli olan özelliklerdir.
İdarecilik Karar Alma Sanatıdır.
Verdiği kararlarla kendisine tabi olanları başarının zirvesine veya başarısızlığa götürecek olan idarecinin, vereceği kararların sonucunu düşünmek zorunda olduğu muhakkaktır. İnsanlar üzerinde araştırma ve inceleme yapan birçok kişi insanın karar vermekten korktuğunu görecektir. Çünkü karar vermek ancak güçlü iradeye sahip olanların kaldırabileceği, basit ve güçsüz olan kimselerin ise kaldıramayacağı bazı sorumlulukları gerektirmektedir.
Gerçek bir idareci elde ettiği tecrübe ve imkânlarla karar vermede gevşeklik göstermez. Karar verirken araştırmaları ve çalışmaları ile kuşanır, alacağı kararın başarısız olması durumunda ise sorumluluğu almaya hazır olur. Karar almak idareciliğin anahtarıdır.
Doğru Bir Karar Alabilmek İçin Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
Kızma, korkma, arzularına uyma, stresten kaçın, emsalsiz bir karar alma düşüncesi seni aldatmasın, zamanında alınması gereken kararı geciktirme, kararına esas olacak bilgilerin doğruluğunu test et, günlük karar almaya çalış, geçmiş tecrübelerinden faydalan, yenilikçi ve yapıcı ol, uygulanması tamamlanıncaya kadar kararlarının takipçi ol.
Son olarak yanlış karar alabilirsin, bu hayatın bir gerekliliğidir. Ancak akıllı kişi hatasından ders çıkarır, hatasını telafi etmeye çalışır ve bundan sonra da ondan istifade eder.
Liderliğin altın kurallarından bir tanesi de motivasyonu tetiklemektedir. Motivasyon insanda oluşan istek ve arzu halidir. Çalışmalarımız motivasyonunu kaybettiği zaman rutinleşir. Bu rutinleşme işin heyecansız ve isteksiz bir şekilde ve eksik yapılmasına yol açar. Motivasyon güçlü ve tetikleyici olduğu sürece insanın yüreğine ve zihnine hâkim olur. Amaca doğru yürümesi çok güçlü ve hedefe ulaşmada ise daha ısrarcı ve daha tutucu olur.
Liderliğini Nasıl Kaybedersin?
İstikrarlı olmadığını hissettirmek: Kararlarını sürekli değiştirmen ve kuruma veya idare ettiğin heyete yönelen ithamlar, idareciliğini nefsi ve ruhi yönden istikrarsız kılacağı gibi idaren altında çalışanlarda motivasyonu ve coşkuyu da öldürecektir.
Boş sözler: Çok söz verdiğin halde verdiğin sözlerinin az bir kısmını yerine getiriyorsan idareciliğine olan güveni yitirmiş ve çalışanlardaki motivasyon duygusunu da öldürmüş olursun.
Takdir etmemek ve aldatmak: Maddi veya manevi bakımdan yönetilenleri takdir etmemek onların sana karşı samimi ve bağlı olacakları yerde senden kaçmalarına neden olacaktır.
Saygı göstermemek: İdaren altında çalışanlarına karşı kötü davranman onların sana içten içe kızmalarına, kinle dolmalarına yol açacak ve onların ruhundan çalışma isteği ve motivasyonunu uzaklaştıracaktır.
Diktatörlük: İdarecilerin ileri sürdükleri görüşleri ile haksızlık ettiğini ve muhaliflerin görüşlerinin doğru da olsa kabul edilmeyeceğini bilen yönetilenlerin motivasyonu ve çalışma isteği söner. Yönetici çok konuşur ama bu konuşma ona fayda sağlamaz
Rutinlik: İdareci biz bu halimizle iyiyiz şeklinde slogan attığında ve işlerin ilk başta planlandığı şekilde ilerlemesi gerektiğini belirtip yeniliğin hoş görülecek bir durum olmadığını ilan ettiğinde, yönetilenler yeni bir şey yapmaya yönelmezler. İşte bu davranış, verimde azalmaya ve yapılacak işlerde gerilemeye neden olur.
Yapılan işlerde çelişkinin olması: Yönetilenlerin gönlünden motivasyon ruhunun alınmasının en önemli nedenlerinden biri de alınan kararların birbiriyle uyumlu olmaması ve kararları uygulayacak kurumların hedefleri ile çelişmesidir.
Adil olunmaması: İdareciler başkalarının isteğine göre hareket ettikleri zaman ve yönetilenler de toplumsal ilişkilerin eşitlik esasına dayanmadığı ve aynı haklara sahip olmadıkları dolayısıyla da yaptıklarının karşılığını alamadıkları düşüncesi oluşunca dedikodular çoğalır, konuşmalar ise uzar. Dolayısıyla motivasyon ve çalışma isteği azalır.
Şahsi karakter: İdarecinin idaresi altındakilere karşı davranışı onların çalışma isteklerinin artmasına veya azalmasına etki eder. Siz seven, sevilen ve tebessüm eden bir kişi misiniz? Yoksa yapılan her küçük ve büyük işte bağıran bir kişi misiniz? Mazeretleri kabul eden ve geniş bir gönle sahip olan birisi misiniz? Yoksa işlenen hataya karşı vereceğiniz ceza hazır mı? Çalışanlarınıza karşı kalbiniz mi daha açık yoksa kılıcınız mı daha keskin? İşte bütün bunlar sizin emrinizde olanların motivasyonunda, iniş ve çıkışlarında etkili olur.
Liderin İdaresi Altındakileri Motive Etmesi Neden Gereklidir?
Bazı idareciler idare ettikleri kişileri motive etmeyi önemli görmezler. Bazıları ise görevlilerinin refah içerisinde ve mutlu olduklarını zannederler. Bazıları da birçok insan çalışmadan ortalıkta dolaşırken çalıştırdıkları kişilerin kendilerine teşekkür borcu olduğunu düşünürler. Aslında bu tür kimselerin göremedikleri gerçek, idaresi altındaki kimselerin kendileri için bir nimet vesilesi olduğudur. Zira onları motive etmek daha çok çalışmalarını ve dolayısıyla kendilerinin maddi ve manevi daha çok başarılı olmalarını ve kazanmalarını sağlayacaktır. Özellikle cemaatsel çalışmalardaki liderliğin iş ortamlarındaki liderlikten farklı olacağı da unutulmamalıdır. Çünkü cemaatsel çalışmalardaki itaat, söz dinleme ve çalışma esasları sevgi ve gönül işine dayanmaktadır.
Motivasyonu Önemli Kılan 5 Husus
İntisap: Bulunduğu yapıya mensup ve o yapının bir parçası olduğunun bilincinde olan yönetilen kişi hakkında hiçbir şekilde aşırı gitmemek gerekir. Böyle bir kişinin kendisini intisab etmesi de ancak takdir ve motive edildiğini hissettiği zaman olur. Motivasyonu sadece maddi olarak görmemeliyiz. Bazen de yönetilen kişiyi ruhi yönden motive etmeliyiz. Zira yönetilen kişiler ruhi yönden de motive olmaya ihtiyaç duyarlar ve yaptıkları çalışmalardan dolayı takdir edilmeleri gerektiğini hissederler. Motive etmek için sadece maddi ihtiyaç gidermek yeterli değildir. Yönetilen kişilere yapıya sundukları hizmetlerden dolayı mutlu oldukları hissettirilmelidir.
Verdiğin sözü tut: Güzel bir şekilde motive edilmiş bir görevli pek nadir görevini ihmal eder veya işin başında olmaz. İşine bağlılığı onu, kendisini ispatlayacak hizmeti vermeye hazır duruma getirir.
İlişkilerde en üst düzeyde olmak: İlişkiler sadece iş ortamıyla kalmamalı, özel hayatta olan ilişkilerde de ilişkiler en üst düzeyde olmalıdır.
Sorumluluğu bildirmek: Buradaki asıl amaç, her görevlinin işine karşı olan sorumluluğunun bilincinde olması, ulaşmak istedikleri hedefe yoğunlaşması ve her bir görevlinin kurumun varmak istediği hedefe ulaşmada önemli bir unsur olduğunu bilmesidir.
Canlı tutmak: Görevlideki bedeni ve ruhi canlılık yöneticinin kendisi ile olan güçlü ilişkisinden etkilenir. Görevli takdir edildiğini hissederse daha fazla motive olur ve genel durumu daha canlı hale gelir.
İdare Altındaki Kişiler Nasıl Motive Edilirler?
Yönetilen kimseleri motive etmeden önce yönetilen kimselerin işi yapmaya meyilli olup olmadıklarına ve ellerinden gelenin en iyisini yapacaklarına dair kesin bir bilgi sahibi olunması gerekir. Suyun içinde tarla sürmenin hiçbir anlamı yoktur. Motivenin yerinde olması ve motivenin hak eden kişiye yönelik olabilmesi için ilk önce yönetilenlerin değerlendirilmesi gerekir. Motivasyon terfi etme arzusu olanı veya kendini, işinde geliştirme ihtiyacı duyana uygulanır.
Övgü: İnsanı çalışmaya iten en derin duygu her zaman anılma isteğidir. İnsanın övgüye olan ihtiyacı köklü ve derindir. Bu değerden gafil olanlar çalışanları motive edecek en önemli şeye karşı gözlerini kapatmış olurlar. Bir hadiste Peygamber efendimiz şöyle buyurur: “İnsanlara teşekkür etmeyen kimse Allah’a şükretmiş olmaz”[2] Dolayısıyla idaresi altındaki kişinin yanında ve bizzat yapması gereken işi bitirdikten hemen sonra gecikmeden övmeye gayret etmek gerekir. Çalışanı överken genelleme yapmamak “İşi bitirdiğiniz için teşekkür ederim” yerine “Şu işi bitirdiğin ve emek verdiğin için sana teşekkür ederim” demek gerekir. Önemli olan hususlardan bir tanesi de çalışanı takdir etme işini idarecinin bizzat kendisinin yapması ve bu konuda bir başkasını görevlendirmemesidir.
Ödüllendirmek: Elle tutulan maddi bir ödülün büyüleyici bir etkisi vardır. Bu nedenle diğerlerinden farklı olan görevliye ödül vermek önemsenmelidir. Tabii ki her şey maddeden ibaret değildir. Yapılacak önemli işlerden biri de ödüllendirilecek olan görevlinin bir toplantıda veya bir kısım arkadaşlarının bulunduğu bir ortamda takdir edilmesidir.
Başarı basamaklarında yükselmek: Görevlinin önüne parlak bir hedef koymalı ve o hedefe ulaşması için teşvik edilmelidir. Belirlenen hedefe ulaşmayı görevdeki başarı basamaklarını belirleyerek yapmalısın. Çoğu görevli terfi yükselmesi ile ilgili işleri daha iyi ve istekli yapar. Bu onlar için özel bir takdir yerine geçer. Birinci derecede çalışanlara maaş artışı gibi maddi takdir ile birlikte daha fazla değer verilmesi de onlar için psikolojik bir takdir yerine geçmiş olur.
Periyodik olarak kurslar düzenlemek: Bu kurslarla, çalışan kişinin kendini geliştirmesi ve sorumlu olduğu işte becerilerini artırması amaçlanmalıdır. Becerilerini geliştirmesi için idarecisi tarafından teşvik edildiğini hisseden çalışan motive olur ve daha fazla verim sağlamak için kendisini yetiştirir.
Çalışanlara özgürlük alanı sağlamak: Lider olan kişi bütün dizginleri elinde tutmamalı, çalışanların kendilerini bir robot olarak hissetmelerinden sakınmalıdır. Bilakis her birinin bir sorumluluk sahibi olması sağlanmalıdır ki bu vesileyle onlar da kendilerine güvenin tam olduğuna inansınlar. Lider çalışanlarının aldıkları kararlara ve yaptıkları işe güvendiğini söylemeli, yapmaları gereken işi çalışanlara söyledikten sonra işi nasıl yapacaklarını onlara bırakmalıdır.
Hedef belirleyenleri ortak yapmak: İdarecinin çalışanı ile birlikte belirlemiş olduğu hedef ana hedeflerinden olabildiği gibi görevlinin çalıştığı bölümle ilgili de olabilir. Önemli olan hedef belirlemede çalışanı ortak edinmektir. Bu davranış çalışanda çalışma isteği uyandırır ve onu müthiş derecede motive eder.
Elde edilen başarı için toplantı düzenlemek: Başka bir işe başlamadan önce bitirilmiş ve hedefe ulaşılmış olan işin verdiği mutluluğu yaşamak için böyle bir toplantının yapılması göz önünde bulundurulmalıdır. Başarının verdiği mutluluğu başka hiçbir şey veremez. Bir başarı başka bir başarıyı gerçekleştirmeyi motive eder.
Bazı kararlar da çalışanları ortak etmek: Çalışanlar özellikle çalışmanın geliştirilmesi, çalışanların şikâyetleri ve hizmetleri ile ilgili konularda hatta bunun dışındaki önemli görülen işler hakkında kararlar alabilmelidirler. Bu davranış görevlilerin daha fazla sorumluluk almalarını, motive olmalarını ve özgüven sahibi olmalarını sağlayacaktır.
Çalışanların aktif rol almaları: Yetki vermek bir yetenektir. Bir işi gerçekleştirmesi için uygun kişiye görev vermek önemli bir iştir. Yetkiyi çalışanlardan birine vermek, idarecinin omuzundaki yükünü hafifletir ve çalışanı daha geniş alanda sorumluluk sahibi kılar. Bunun sonucunda da görevli olan kişi sorumluluğunu yerine getirmek için daha fazla hazırlanır.
Fakat yetki vermede birkaç önemli noktaya dikkat etmek gerekir.
İdarecinin yetkiyi devretmesi, sorumluluğunu kaldırmaz. İşin sonunda yetki verilenin başarısız olmasının faturası idareciye kesilir. Bu nedenle yetki verilirken en iyi şekilde görevi yapmaya yeterli ve eksiksiz yapacağından emin olunan birine verilmesine dikkat edilmelidir.
İşin nasıl yapılacağı birkaç toplantı ile onlara açıklanmalıdır. Yapılan iş takip edilerek işin ne zaman bitirilmesi gerektiği çizelge ile gösterilmelidir.
Hayallerindeki bilgilerine imkân sağlamak: Çalışanın eğitim alma isteği varsa isteğini gerçekleştirmesi için kendisine yardımcı olmak gerekir. Mesela çalışanlardan biri yüksek lisans yapmak veya herhangi bir konuda kurs almak istiyorsa diplomayı veya sertifikayı almasına yardımcı olunmalıdır. İdarecinin bu konuda çalışanına yardımcı olması idarecisinin çalışanının geleceğini düşündüğü fikrini verir. Bunun sonucunda çalışan motive olur ve yapacağı işte daha aktif bir hale gelir.
Gelişmelerle ilgili bilgi vermek: Kurum ile ilgili veya kurumun programında değişikliğe neden olacak gelişmeler ortaya çıkabilir. Bu durumda çalışanın çevresinde olan gelişmelerden güvende olabilmesi için çalışan kişi gelişmeler hakkında bilgilendirilmelidir.
Zaman önemlidir: İdarecilerin zamanı değerli olduğu kadar idare edilen kimselerin de zamanına saygı gösterilmelidir. İdareci çalışanına “İşini bırakıp hemen gel” diye haber yollamamalı, ilk olarak elinde önemli bir işi olup olmadığını sormalı veya “Elindeki işi bitir sonra gel” demelidir. Bu tür davranış çalışanlara yapmakta oldukları işin önemli olduğunu hissettirir.
İnsanî yaklaşımları unutmamak: İdarecinin çalışanlarına karşı bir cihaza veya dilsiz ve sağır bir kimseye davranıldığı gibi davranmaması gerekir. İdareci çalışanların kendisi gibi duygu ve hislere sahip olduğu düşüncesiyle yönettiği kimselere davranmalıdır. Çalışanların ailevi durumlarını ve önemsedikleri şeyleri öğrenmeli, onların uykularını kaçıran sorunlarını gücü yettiği ölçüde gidermeye çalışmalıdır. Çalışanlarının şahsi durumları ile ilgili konularda toplantı düzenlemeli veya hediye sunmak gibi çalışanın daha fazla motive olmasını ve kuruma olan bağlılığını arttıracak hususlara riayet etmelidir.
Hedef belirlemek: İdareci hedef belirlemeli ve bu hedefi yazılı bir şekilde çalışanların göreceği bir yere asmalıdır. Belirlenen hedef ruhi motive eder ve canlı tutar. Belli bir hedefe ulaşan yapı, ortaya çıkan engelleri aşacağı gibi gerçekleşmesi gereken belirlenmiş hedefsel oranı da gerçekleştirir. Bütün bunlar görevlinin motive olmasını ve sorumluluklarının bilinmesini sağlar.
Davranışlara dikkat etmek: İdareci başarısız olan kimseleri yukarıda saydığımız diğer maddelerle birlikte şahsi davranışı ile motive etmelidir. Şahsi davranıştan amacımız idarecinin çalışanlarına karşı olan tutumudur. İdare ettiğin insanlarla nasıl konuşacaksın, onları nasıl dinleyeceksin, nasıl eleştireceksin, görüşlerine karşı çıkanın ve eleştirenin bakış açısını nasıl karşılayacaksın, kuralları nasıl koyacaksın, sonuçları nasıl değerlendirileceksin ve çalışanlarınla yakından-uzaktan ilişkilerin nasıl olmalıdır? Bütün bunlar büyük ölçüde çalışanın motivasyonuna etki eder.
Burada şahsi davranışla ilgili önemli olan bazı özelliklere işaret etmek istiyorum. Her zaman sıcak bir tebessüme sahip ol. Tebessümün yapmacık olmasın. Susarak dinle. Çalışanının görüşlerini ve bakış açısını öğren. Çalışanlarının isimlerini öğren, onlara isimleri ile hitap et. İnsana en sevimli gelen davranışlardan biri de özellikle idarecisinin onu ismiyle çağırmasıdır. Cesaretli ol. Yaptığın yanlışın sorumluluğunu taşı. Yaptığın yanlışlıklara mazeret arama. Haksızlık etme. Birini diğerinin yaptıkları üzerine terfi etme. Adil davran ki sevilesin. Katı davranmadan kararlı ol, zayıflık göstermeden yumuşak davran.
İdareci Kendini Nasıl Motive Eder?
Her zaman kendini geliştir: İçinde yaşadığımız hayat, ulaştığımız belirli seviyede durmamızı veya onunla yetinmemizi artık mümkün kılmamaktadır. Kişi bir dergi veya basını takip ederek veya özel kurslara katılarak kendini geliştirebilir. Zira kişi kendini geliştirdikçe öğrendiklerini uygulama konusunda kendisinde sürekli bir istek oluşur, motive olduğunu hisseder ve kendine daha fazla güvenir.
Merakını uyandıracak bir hedef koy: Belirlenen hedeflerin insanlar üzerinde büyüleyici bir etkisi vardır. Çünkü aklı çelmede, uykusuz bırakmada, içten içe bir isteğin oluşmasında ve motiveyi tetiklemede hedefin büyük bir etkisi bulunmaktadır.
Müslümanların büyük komutanı Fatih Sultan Mehmet daha çocuk yaşta iken İstanbul’u fetheden kimseyi cennetle müjdelenen hadisi duyar. Daha 6 yaşındayken İstanbul’u fetheden komutan olmaya karar verir. 12 yaşındayken atıyla denize dalarak İstanbul taraflarına bakar ve şöyle söyler: “Allah’ın izniyle sana geleceğim.” 22 yaşında tahta çıkınca ilk icraatı İstanbul’un fethi için askeri hazırlık yapmak olur. Sonunda İstanbul’u fethederek Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in müjdesine mazhar olur. Belirlenen büyük ve heyecan verici bir hedef kişinin ruhunda istek fidanını dikme ve motive etme güvencesidir.
Dinlen: Çalışma isteğinin artması için kişinin ara sıra özel hobileri ile meşgul olarak dinlenmesi gerekir. Zira sadece çalışma ile geçirilen bir hayat zor ve yorgun bir hayattır.
Peygamber aleyhissalâtu ve sselâm’ın beyan ettiği üzere “bedeninin de senin üzerinde bir hakkı vardır.” Bu sebeple bu hakkı unutmamalı, akıl ve zihin dinlendirilmelidir. Dinlenmek beynin canlılığını ve aktifliğini geri getirir, daha fazla gayret etme isteği uyandırır, daha verimli bir şekilde çalışmaya vesile olur.
Dâhi kimselerle buluşmak: Bu tür kimselerle buluşmanın faydası çalışma ile ilgili karşılaşılacak sorunların çözümüne olan etkisi sebebiyledir. Sorunların biri üzerine yoğunlaşıp araştırmak ve bunlarla alakalı görüş teatisinde bulunmak hem bizim ufkumuzun açılmasına hem de birçok görüş edinmemize katkı sağlayacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken husus istişare edilen ve kendisi ile buluşulan kimselerin olumlu bir görüşe ve uyanık bir zekâya sahip olmaları gerektiğidir.
İstatistik: Yapılan çalışmaların ve çalışmadan elde edilen başarıların kayıt altına alınacağı bir arşiv bulunmalıdır. Bu arşiv zor zamanlarda bizim azmimizi bileyecek ve daha önceki başarılarımızı ve bir daha tekrar başarılı olabileceğimizi bizlere hatırlatacaktır.[3]
Buraya kadar anlattıklarımız başarılı bir idareciliğin temel esasları olsa da Müslüman kişi için Âlemlerin Rabbi yüce Rabbimizin seçip bizlere idareci kıldığı, peygamber yaptığı Hz. Muhammed aleyhisselâm’ın siretini ve onun insanlarla olan ilişkilerini öğrenmemiz, bizim de başarılı olmamızın temelini oluşturacaktır. Nasıl ki 1400 küsur yıl önceki insanlara önderlik etmiş onları eğitip dünyanın liderleri derecesine ulaşmalarına vesile olmuş ise bugünün insanlarının da aynı şekilde eğitilmesinin ve dünyanın liderleri haline gelmelerinin de biricik vesilesidir.
Önümüzde âlemlere faziletli kılınmış bir önder ve idareci varken başka idarecilerin izinden gitmek, kaynağından soğuk ve tertemiz kana kana su içmek varken, sayısını tahmin edemediğimiz kadar taşın üzerinden atlamış ve her türlü pisliği sürükleyerek akıp giden bir kanaldan su içmek gibi bir durumdur. Hayatın ölçülerini vahiyden alan ve vahiy ile şekillenen, Âlemlerin Rabbinin terbiye ettiği ve bizlere önder olarak tayin ettiği önderi kabul etmemek ve onun izinden gitmemek Allah muhafaza eylesin Âlemlerin Rabbinin tercihini beğenmemek ve onun bizim için seçtiğine razı olmamak manasına gelecektir ki bu da bizim imanımıza zarar verecek bir durumdur.
Dolayısıyla Müslüman kişi Âlemlerin Rabbinin kendisi için seçip tercih ettiği kişiyi asıl idareci, lider ve önder olarak bilmeli ve hayatın tüm düsturlarını ondan öğrenmelidir. Onun yaşamını, mücadelesini, ilkelerini ve davasını öğrenmeli ve Onun yolunun takipçisi olmalıdır. Ne mutlu Onun yolundan gidenlere! Ne mutlu Onu rehber ve lider edinenlere!
Selâm ve dua ile…
[1]. Al-i İmran, 159
[2]. Tirmizi, Birr,35.
[3]. Dr. İbrahim Faki’nin “İdareciliğin Altın Kuralları” isimli Beka Yayınları tarafından basılmış kitaptan istifade edilmiştir. Daha detaylı bilgi edinmek isteyenlerin bu kitaba müracaat etmeleri tavsiye olunur.










