Madde Bağımlığı

Bağımlılık – Yusuf Çelebi / 2021 Şubat / 99. Sayı

Madde Bağımlığı Nedir?

“Madde bağımlılığı, vücudun işlevlerini olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması, bundan dolayı zarar görüldüğü hâlde bu maddelerin kullanımının bırakılamamasıdır.[1]

Bağımlılıkta Etken Faktörler

Bağımlılık bir anda olan bir şey değil süreç içerisinde gelişen bir hastalıktır. Bağımlılıkta etken birçok faktör vardır. Bunların bilinmesi, ona göre önlem alınması bağımlılığın önüne geçilmesi açısından önemlidir. Bizim dışımızda gelişen etkenler bizi çok etkilemez belki ama sorumluluğumuzdaki kişilerin bizim ihmalkârlığımız yüzünden bu hastalığa yakalanmaları, bizde kapanmayacak derinlikte yaralara sebep olabilir. 

a. Aile 

Çocukların ilk örnek aldığı kişiler anne-babalarıdır. Anne babanın konuşmaları, davranışları, yaptıkları şeyler çocuklar tarafından örnek alınır. Belli bir yaşa kadar çocukların yetiştirilmelerinde aileler direkt etki sahibidirler, bu dönemin iyi değerlendirilmesi gerekir. Temelinde sevgi ve saygı olan, huzur dolu, fertlerinin birbirine değer verdiği, birbirini önemsediği aile ortamlarında büyüyen çocukların dışarıda arayacağı pek bir şey yoktur. Ancak sevgi ve saygının kalmadığı, fertlerinin önemsenmediği, huzura hasret kalmış aile ortamlarında büyüyen çocuklar maalesef birçok duygudan yoksun bir şekilde büyürler. İnsan fıtratı ihtiyaç duyduğu duyguları bir şekilde tamamlayacaktır. Ailede bulamadığı için bu sefer dışarıya yönelecektir. 

Özellikle şiddet olaylarının yaşandığı, ebeveynin boşanma sorunları arasında çocukların ihmal edildiği ve bireylerinden birinin madde kullandığı ya da bağımlı olduğu ailelerde büyüyen çocukların bağımlı olma oranı diğer ailelere göre daha fazladır. Ayrıca yetiştirme yurtlarında kalan çocuklarda da madde bağımlılığı oranları daha yüksektir. 

b. Ergenlik Dönemi 

“Bizim zamanımızda ergenlik diye bir şey yoktu.” “Ergenlik nedir?” Ergenlik denince bazı ebeveynlerin tepkileri yukarıdaki gibi olabilir. Aslında onlar söylemlerinde haklı olabilirler. Çünkü eskiden yaşam şartları farklıydı; çocukların çalışması, aile bütçesine katkıda bulunması yani sorumluluk alması gerekiyordu. Sorumluluk alan çocuklar da aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirmekle meşgulken ergenlik sorunları diye bir şey gündeminde olmuyordu doğal olarak. Ancak günümüz şartlarında genelde çocuklarımızı “en iyi şartlarda büyütmek, en kaliteli kurumlarda eğitmek, onlara güzel bir gelecek hazırlamakla” meşgul olduğumuz için onların da sorumluluklarını biz üstlenmekteyiz. Bu şekilde çocuklarımızı sorumluluk duygusu yüklemediğimiz için ergenlik sorunlarıyla daha sık karşılaşmaktayız. 

Dolayısıyla “Ergenlik diye bir şey yoktur.” deyip işin içinden çıkamıyoruz. Ne yazık ki yapılan araştırmalar göstermektedir ki ergenlik döneminde yaşanılan sorunlar, çocukların maddeye yönelmelerinde etkili olmaktadır. Bize düşen çocuklarımıza sorumluluk vermek, bir işi öğrenebilmeleri için yanlış yapmalarına fırsat vermek, “Sen daha çocuksun, bu işi yapamazsın.” mantığından uzak durmaktır. Bu sayede çocuklarımız işe yaradıklarını düşünürler ve hayata daha güçlü bir şekilde tutunurlar. 

c. Akran Baskısı

Çocukların kendilerini tanımaya başladıkları dönemde hayatlarına etki edecek bir arkadaş çevreleri oluşur. Bu etkileyici gruplar genelde ergenlik dönemiyle başlar. Arkadaşlar, iyi ya da kötü ayrımında büyük etkiye sahiptirler. Arkadaş gruplarının doğal olarak oluşturduğu kurallar kişiler üzerinde baskıcı bir etki oluşturur. Kişi; gruba dahil olmak, grup dışında kalmak istemiyorsa grup kurallarına uyması gerekir. Bu kurallar da gruptakilerin yetişme tarzı, mahalle kültürü, aile eğitimi, okuldaki başarısı, gruptakilerin yaşadığı bireysel sorunlar vb. etkenlerle oluşur. 

Gruptaki zararlı alışkanlıklar, zamanla madde kullanımına kadar gidebilir. “Hayır!” diyememek, gruba karşı gelememek, gruba ayak uydurma isteği vb. etkenler kişiyi maddeye götüren yollardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çocuklarımızın akran baskısından olumsuz etkilenmelerini istemiyorsak; güçlü bir irade sahibi olmalarını, olumsuz bir durumla karşılaştıklarında “Hayır!” diyebilmelerini öğretmeliyiz. Ailelerin; kendi içlerinde uyacakları, baskıcı-bezdirici olmayan birtakım kuralları olmalı ve ailedeki her fert bu kurallara uymalıdır. Bu şekilde çocuklar prensip sahibi olurlar ve kendilerini daha rahat koruyabilirler.

Arkadaş gruplarının olumsuz etkileri olduğu gibi olumlu etkileri de vardır. Çocukların zararlı alışkanlıklardan, madde bağımlılığından uzak durmalarını istiyorsak çocuklarımızın doğru kişilerle arkadaşlık kurmalarını, doğru kişileri örnek almalarını sağlamalıyız. Kendilerinden ve çalışmalarından emin olduğumuz kişi ve kurumlar çocuklarımıza bizim kazandıramadığımız birçok şeyi kazandırabilirler.    

d. Kolay ulaşım

Maddeye kolay ulaşım büyük etkenlerin başında gelir. Madde bağımlılarının ifadesiyle ülkemizde maddeye ulaşım çok kolay bir şekilde sağlanmaktadır. Köşe başlarında, sokaklarda, parklarda, okul önlerinde vb. yerlerde maddeye çok rahat bir şekilde ulaşılabilmektedir. 

Kolay ulaşım herhangi bir sebepten dolayı ilk kullanımı gerçekleştiren kişilerin bir daha kullanmasına sebep olan çok tehlikeli bir faktördür. Eğer çok para harcanmadan ya da büyük uğraşlar verilmeden maddeye ulaşım imkânı olmasaydı, ilk kullanım o kadar da tehlikeli olmazdı. Ancak maddeye bu kadar rahat ulaşılabilmesi günlük hayatını sürdüren, dışarıda vakit geçiren çocukları bile büyük risk grubuna sokar. 

Ailelerin bu konuda çok hassas davranmaları gerekir. Her çocuk risk grubundadır. Çünkü deyim yerindeyse çocukların olduğu her yerdeler. Ondan dolayı bugün emniyette olan çocuk yarın olmayabilir. Toplum olarak sadece kendi çocuklarımızı değil bütün çocukları düşünmek durumundayız. Bunun içinde mahallemizde, parkımızda, çevremizde duyarlı davranmalı bu zehir tacirlerine fırsat vermemeliyiz.

Bağımlılık Döngüsü

Bağımlılık döngüsü; maddenin ilk kullanımı ile başlayan, bağımlılık süreci ile devam eden, bağımlının bir türlü içinden çıkamadığı bir girdaptır. 

Yaşadığı sorunlar ile baş edemeyen kişilerin, arkadaş gruplarının teşvikiyle zaten çok kolay ulaşılabilen maddeye başlaması kaçınılmaz hale gelir. Döngü; merakla, arkadaşların “Bir kereden bir şey çıkmaz.” demesiyle başlar. 

Bir kere kullanan herkes bağımlı olmaz tabi ama ülkemizde maddeye kolay ulaşım sağlandığı için tekrar etme riski büyüktür. Bir kere kullanan kişi yaşadığı suçluluk duygusuyla “Olmaz, bir daha asla!” der ancak kendisini ilk kullanıma sürükleyen süreci devam ettiği takdirde bu pek mümkün olmaz ve kullanmaya devam eder. Kişi kendini avutmak için “Ben bağımlı olmam.” demeye başlar.  Bu söylem, kullanımın arttığını gösterir. Kişi “İstersem bırakırım.” demeye başladıysa, aslında bu artık tek başına bırakamayacağı anlamına gelir.  “Bu meret bırakılmaz.” söylemleri, bıraktırma çabalarına verilen bir cevaptır belki. Sosyal hayattan kopukluk, kendisine en yakın insanlara verdiği üzüntü “Bırakmak zorundayım.” demeye iter. “Artık bırakacağım.” dediyse ailesi, eşi, çocukları, arkadaşları veya yakınları kendisini bırakmış olabilir. Kişi “Bıraktım bir daha başlamam.” dediğinde çok geç kalmış olabilir. Döngü “Bir kereden bir şey çıkmaz.” düşüncesiyle devam eder… 

Bağımlılık döngüsü bu şekilde devam eder, durur. Döngünün herhangi bir aşamasında kendisine uzanan yardım elini tutan, iyileşmek için mücadele eden, tüm gerekli tedavileri kabul eden bağımlılar eski ortamlarına dönmemek kaydıyla döngüyü kırabilir, iyileşebilirler. Ancak yardım almadan tek başlarına döngüden kurtulmaları çok zor bir durumdur. 

Belki kaç insan döngüyü bir yerlerde kırmak istedi de başarılı olamadı. Elinden tutacak, ona yol gösterecek birileri olmadığı için döngünün içinde kalakaldı. Sahip olduğu değerleri, insanları kaybettikten sonra karanlık bir döngünün içine hapsolan bu insanların, ellerinden tutacak birilerine ihtiyaçları var!

————————-

Kaynaklar:

www.yesilay.org.tr/ (15.12.2020)

www.yedam.org.tr (15.01.2021)

www.amatem.org/ (15.01.2021)

www.tbm.org.tr (16.01.2021)

www.bayder.com.tr/ (16.01.2021)

www.istanbulism.saglik.gov.tr (15.12.2020)

www.maltepehastanesi.com.tr (17.01.2021)


[1]. www.yesilay.org.tr/ (15.12.2020)