Dünya Fani Bir Mekan, Ahiret İse Ebedi Bir Mekandır

Nebevi Damlalar – Yener Yılmaz / 2022 Eylül / 118. Sayı

İbni Ömer radıyallahu anhuma şöyle dedi;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem omuzlarımdan tuttu

ve şöyle buyurdu;

“Dünyada sanki bir garip -gurbetçi gibi- veya bir yolcu gibi ol.” 

İbni Ömer radıyallahu anhuma şöyle derdi;

“Akşama ulaştığında sabahı gözetme, sabaha kavuştuğunda da akşamı bekleme. Sağlıklı anlarında hastalık zamanın için, hayatın boyunca da ölümün hazırlık yap.”

Buhârî, Rikak 3. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 25; İbni Mâce, Zühd 3

Açıklama

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ashabı için mükemmel bir eğiticiydi. Onları en güzel şekilde terbiye ediyor ve en güzel eğitim metodunu uyguluyordu. Her fırsatı ganimet bilip onlara birtakım örnekler veriyor, anlatmak istediği hakikatlere dair misaller vererek bilgi ve malumatları adeta akıllarına nakşediyordu.

Ashab-ı kiramın neye ihtiyacı varsa o konulara parmak basıyor, yaptıkları amelleri kontrol ediyor, hataları varsa düzeltiyordu. İmanı ve pratize ettiği İslamıyla onlar için “en güzel örnek” oluyordu.

Ashab-ı kirama önem verdiğini hissettirmek için nasihat ettiği esnada bazen onların omuzlarına dokunur veya ellerini tutardı. Abdullah bin Mesud der ki; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem teşehhüdde okunan duayı elimi tutarak öğretti” buyurmuştur. Bunun sebebi hikmeti karşı tarafa önem verdiğini göstermek ve konunun ne kadar değerli olduğunu anlatmaktır.

Hadisi şerifte vurgulanmak istenen manaya göz atınca şu hakikatler açığa çıkmaktadır;

Dünya yok olacak, ahiret ise baki kalacaktır. İnsanoğlu bu dünyada Allah azze ve celle’nin kendisine takdir ettiği kadar yaşayacak ve daha sonra terki diyar ederek gerçek vatanına ulaşacaktır. 

Kur’an-ı Kerim’de buyrulduğu gibi “Yaşayan her canlı mutlaka ölümü tadacaktır.” (Âl-i İmran, 185), “Sen de öleceksin, onlar da ölecekler…” (Zümer, 30)

İnsan ecelinin ne zaman biteceğini bilemez, ölümün ne zaman ve nerede geleceğini bilemez, “Hiçbir nefis yarın ne kazanacağını bilemez, hiçbir nefes nerede öleceğini de bilemez.” (Lokman, 34)

İnsanın ömrü ne kadar uzun olursa olsun dünya hayatı fanidir, geçicidir. Bu durum gözle görülen bir hakikattir. Her gün ve her gece, her an ve her saat insanların bu diyarı terk ettiğini görüyoruz. İnsan ebedi bir şekilde asla yaşayamaz, asıl ebedilik ahirette insanı beklemektedir. 

Allah insanları tekrar dirilttiğinde, onları kabirlerinden çıkarttığında, amelleri için hesaba çekeceği, cennete ve cehenneme göndereceği o gün… İşte o günden sonra ebediyet başlayacaktır…

Akıllı kişi bu geçici dünya hayatına aldanmaz, burada gerçek anlamda huzuru aramaya çalışmaz, burayı tamamen imar etmek için gecesini gündüzüne katıp kendini paralamaz… Yapması gerektiği kadar çalışır, bunu yaparken de ahiretini ihmal etmez. Hayatını yaşarken alnının akıyla, helalinden kazanıp helal yollara harcamaya, Allah’ın izin verdiği alanlarda hareket etmeye çalışır. O ahirete giden yolda asla ibadetinden, dininden, imanından taviz vermez. Bilir ki dünya hayatında Allah için yaptıklarının mutlaka karşılığı olacaktır. Cennette mükafatların en güzelleri iman ile göçtüğü vakit onu bulacaktır.

Bilir ki dünya hayatı elbette yok olacaktır, ahiret ise ebediyen baki kalacaktır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in dediği gibi “Benim dünyayla işim olmaz, dünya ile benim örneğim yolculuğa çıkmış bir insana benzer. Bu insan bir ağacın gölgesinde gölgelenir. Birazdan kalkıp gidecek ve o gölgeyi terk edecektir.”

Dünya ahirete giden bir köprü ve aynı zamanda bir tarladır. İman eden kişi dünyada gurbettedir. Geçici bir yolcudur. Burada geçerken biraz istifade eder. Fakat daha sonra burayı terk eder. Aslı memlekete doğru hareket eder. 

Buradaki süslere, güzel görüntülere aldanmamalı, burada kalmayacağını bilmeli, burada ebediyen yaşamayacağının farkında olmalı. Burası birçok insanın aldandığı, hiç ölmeyecekmiş zannettiği geçici bir makamdır, geçici bir mekandır. Allah azze ve celle’nin buyurduğu gibi “Dünya hayatı ancak aldatıcı bir metadan ibarettir.” (Âl-i İmran, 185) 

Ne kadar yaşarsan yaşa bir gün elbet öleceksin, ne kadar akraban olursa olsun mezara yalnız gireceksin, ne kadar zengin olursan ol kefene cep dikemeyeceksin…

Dünya öyle bir yer ki helalinde hesap, haramında azap vardır. Dünyayı imar etmek için ahireti unutanlar, ölüm meleğini gördüğü anda sahip oldukları bütün dünyalıkları fidye olarak vermek isteyecekler. Fakat ölüm meleği görüldüğünde, ölümün alametleri hissedildiğinde yapılacak tövbeler, yapılacak infaklar, verilecek sadakalar herhangi bir değer taşımayacaktır. Kimileri “Ya Rabbi bana biraz daha süre ver sadaka vereyim ve salihlerden olayım” diyecek kimileri “Ya Rabbi beni geri gönderir misiniz? Belki terk ettiğim dünyada salih ameller işlerim” diye ricalarda bulunacak fakat hiçbir teklif, hiçbir rica o an değer bulmayacaktır…

Geleceğe yatırım yapmak gerekir, gelecek ise öldükten sonra gelecektir. Dünyasını kurtaran kişiye insanların “Kendini kurtardı, işte kazandı” demesi bizi aldatmasın. Asıl kazanç, asıl kurtuluş cennete ilk adım atıldığında gerçekleşecektir. Allah azze ve celle bu dünya hayatına aldanmadan, harama, küfre, şirke bulaşmadan, helal ile yetinerek alnı ak, kalbi pak bir şekilde buralardan göçebilmeyi, kulluk imtihanımızı güzel bir şekilde geçirebilmeyi bize nasip eylesin…  

Gurbetçi veya bir yolcu gibi olan kimsenin, başkalarına karşı hasedi, kini, düşmanlığı, kavgası, kötü düşünce ve davranışları olmaz. Bütün bunlar, halk ile çok iç içe olmanın ve dünyaya aşırı derecede meyledip gönül bağlamanın sonucudur. O halde insan bunlardan kendini koruyabilmek için tedbirler almalıdır.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin kendisine yaptığı tavsiyeyi naklettikten sonra İbni Ömer’in söyledikleri, kendi öğütleridir. 

Akşam olunca sabahı beklememek, sabah olunca da akşamı beklememekten maksat sabahın işini akşama, akşamın işini sabaha bırakmamaktır. Çünkü insan akşamdan sabaha, sabahtan akşama çıkamayabilir. Zira, ölümün ne zaman geleceği belli değildir. İnsan kendini tükenmez arzulara kaptırmamalı, yani geleceğe dair boş hayaller kurmamalıdır. Bu durum, yarını düşünmemek ve birtakım tedbirler almamak anlamına gelmez.

Hastalık ve sağlık bizim içindir. Bu sebeple sağlığın kıymeti iyi bilinmelidir. İnsan ibadet yaparken, yapamayacağı bir zamanın olabileceğini, çalışıp kazanırken, çalışamayacağı ve kazanamayacağı bir hale düşebileceğini düşünüp ona göre hareket etmelidir. Hayat da ölüm de bir gerçektir. O halde insan hayatında ölüme hazırlık yapmalı, bu dünyada iken ahireti kazanmanın yollarını arayıp bulmalıdır.

Hadisten Çıkarılacak Dersler

Abdullah bin Ömer Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in en sevdiği sahabilerdendir.

Her işi vaktinde ve zamanında yapmak Müslümanın bir ilkesi, bir prensibi olmalıdır.

Mümin dünyaya aşırı meyletmemeli ve gönlünü bu fani diyara kaptırmamalıdır.

İnsan, bitmek tükenmek bilmeye arzularının esiri olmamalıdır.

Allah’a karşı itaat ve tâati artırmak için her ânı, sağlığı, sıhhati ve hayatı ganimet bilmek gerekir…0