Yoldaki  İşaretler

Kitap Tavsiyesi – Turhan Güncü / 2021 Kasım / 108. Sayı

Kitabın ana teması; tavizsiz tevilsiz istikamet üzere bir nesil. İslami mücadelenin nasıl olması gerektiği, İslam’ın kaynak ve dinamiklerini doğru anlayıp metodunu kavrayarak selim bir kalp ile davayı yüklenen ve her türlü bedeli hesapsızca ödemeye hazır bir öncü neslin gerekliliği. 

Başlangıç: İnsanlığın bugünkü halini çarpıcı bir üslupla gözler önüne sererek başladığı kitabında ‘’Beşeriyet bugün korkunç bir uçurumun kıyısında bulunmaktadır’’ cümlesi ve bu cümleye dair yaptığı açıklamalarla bakan gözlerimizi baktığını gören hale getiren, zihin dünyamızı harekete geçiren, ufkumuzu aydınlatan İslam’ın kusursuz fikri yapısını muhatabına benimseterek İslam dışı kaynaklara karşı oluşan veya oluşabilecek tüm aşağılık kompleksi ve eğilimlerini paramparça ederek Müslümanın inancındaki izzeti hissetmesini bununla mutlu olup sevinmesini sağlayan bir derya.

Son konuya kadar olan bölümler: Müslüman toplumun özüne dönmesi doğru kaynakla yani Kur’an ile Kur’an-ı Kerim’i de doğru bir anlayışla. Tıpkı sahabe gibi mutlak itaat, şüphesiz teslimiyet ve uygulama azmiyle gerçekleşebileceği Kur’an’dan almış olduğu doğru akideyi yine Kur’an’ın metodunu kavrayarak ve uygulayarak davet sahasına çıkıp sahip olduğu İslam cevherini tüm dünyaya olduğu gibi eğip bükmeden. Şahsının veya cemaatinin maslahatını değil İslam’ın aziz yolunu ve maslahatını gözeterek; onu, tüm insanlığa ilan etme, yayma ve hâkim kılma arzusunu bir gayeye dönüştürme çabası vurgulanıyor.

“La ilahe illallah” kelimesinin manasını hakikatiyle anlayıp kavrayan, dünya ve ahiret dengesini bu söz üzerine inşa eden, bu yol üzere davet, hicret ve cihad eden neslin olmazsa olmaz olduğu belirtilmiş. Böyle bir neslin meydana gelmesi ve Yüce Allah’ın vaadi üzere başarılı olması halinde; âlemin hakiki nizama kavuşacağı, gerçek medeniyetin tezahür edeceği ve onun ilimden irfana, kültürden sanata, düşünce ve yaşayıştaki nezih meyvelerini ortaya çıkartacağı anlatılmıştır. İnsanlığın da ancak bu yolla felaha erebileceği, arzulanan ahsen-i takvîm (en güzel biçimde yaratılmış olanın en güzel biçimde kulluk göstermesi) seviyesine varacağı hem dünya hem de ahiret saadetini yakalayacağı anlatılmıştır.

Sonraki bölümlerde:  İmanı; onun üstünlüğünü, tüm bağlardan daha güçlü daha önemli ve Allah katında geçerli olduğunu vurguluyor. Hizipçilik, milliyetçilik, ahbaplık, maddecilik, menfaat ve çıkar odaklı düşüncelerden, böylesine bölücü, bağnaz kendi başına bir değeri olmayan düşünce ve düzenlerden, iman bağı dışındaki tüm bağlardan sıyrılarak; sadece imanın üstün tutulduğu, gerçek bir iman kardeşliğinin tesis edilmesi gerektiği, İslam’dan başka tüm sistem, rejim ve otoritelerin kula kulluğa çağırdığını ve insanlığa zulmettiğini beyan ediyor.

Kitabın son bölümüne gelindiğinde!

İşte Yol Budur: Başlığı atılarak Buruc Suresi anlatılıyor. Burada hak ile batıl mücadelesi insanlık tarihi boyunca sürdüğü gibi klasik seyrinde sergileniyor. Rabbimizin buyruğu üzere galibiyet ve mağlubiyetlerin geçiciliği insanlar arasında dönemsel olarak dönüştüğünü asıl zaferin inancından vazgeçmeden zafiyet göstermeden son nefese kadar inancın uğruna mücadele etmek olduğu vurgulanıyor. ‘’Asıl galibiyet hakka teslim olup haktan vazgeçmemektir.’’ 

Yazar durumumuzun vahametini anlatarak başladığı kitabında kalplerimize umut tohumları ekerek öncü nesil olma fırsatının bugünde mevcut olduğunu gereken mücadele ortaya konulduğunda Allah’ın vaadinin gerçekleşeceğini hatırlatıyor.

Ancak yine de kimseye dikensiz gül bahçesi vaat etmiyor.

Müslümanların zafer ve yenilgi kazanç ve kayıp kâr zarar kavramlarını güncelleyerek hatalardan yanlış algılardan temizleyerek bitiriyor, idam fermanını.

Ve haykırıyor: bir hakikati maskeli vicdanına çağdaşların ve tüm ihtişamıyla insanlığı sömüren düzenlerin ve onları ikame edenlerin arsız yüzüne

“Allahu Teâlâ’nın kelamının doğruluğuna mukabil sahtekâr düzenbazların sözleri tümüyle yalandan ibarettir.”