Siyonizmin Kökleri Ve Hedefleri

Gündem Analiz – Nedim Bal / 2015 Aralık / 37.Sayı

Siyonizm Fikrinin Dayandığı Temel

Yahudi din adamları tarafından, aslı bozularak değiştirilmiş /muharref Tevrat’a göre Yahudilerin dünyaya yönelik iki önemli inancı vardır.

Birincisi; Yahudilerin tanrısı YEHOVA’YA  göre; “yeryüzünde devlet kurmak, mülk edinmek, hürriyet/özgürlük sahibi olmak sadece tanrı Yahova’nın oğullarının  yani Yahudilerin hakkıdır. Yahudi olmayanlar yani, GOHİMLER için bu haklar söz konusu olamaz.”

İkincisi;  Tanrı Yehova’nın oğulları, yani İsrail oğulları tarafından Sion’da dünya krallığı kurulacak ve doğuştan günahkâr olan diğer milletler bu krallığa mecburen boyun eğerek secdeye kapanacaklar.

Yahudilerin muharref din anlayışına göre şu sonuç ortaya çıkıyor; ”Yehova’nın oğullarına yani İsrailoğullarına ait olan yeryüzünü, Âdem’in oğulları işgal etmiş ve gayri meşru bir şekilde kullanmaktadırlar. Bu sebeple Yahudi olmayanların elindeki, mal, toprak, servet, iktidar İsrailoğullarının tanrısı Yehova’nın mirasından çalınmıştır. Dolayısıyla Âdemoğullarının yani onlara göre Yahudierin dışında kalan tüm milletlerin gaspettikleri bu mülkler geri alınmalıdır.” Her Yahudi çocuğu bu inançla büyütülür.

Yahudilerin bu inancı; zaman içerisinde adına Siyonizm denilen ırkçı ve siyasal bir hareketi doğurmuştur.

Siyonizm Nedir?

Siyonizm, Kudüs’teki Sion dağının isminden türetilmiş bir kelimedir.

Siyonizm; Yahudilerin “dünya krallığı kurma” ideali/hayali/ülküsüdür.

Siyonizm; Yahudi ırkçılığına dayanan ve çoğunlukla laik, ateist, seküler anlayışı kabul eden Yahudilerin oluşturduğu siyasi bir harekettir.

Siyonizm; İlk aşamada Filistin’de Yahudiler için bir devlet kurmayı daha sonrasında ise  bütün dünyaya egemen olmayı(Dünya krallığını) hedeflemiştir.

Tarihte Kurulan Siyonist Örgütler

Uluslararası Siyonizm’in hem tarihi, hem fikri, hem de siyasal birtakım kökleri vardır.

Siyon kelimesi ilk olarak Ahd-i Kadim’de, krallığını M.Ö. 1000-960  yılları arasında kurmuş olan Hz. Davud’un krallığa geçmesi dolayısıyla zikredilmektedir.

1. Mukabiiri Hareketi.   M.Ö. 586-538’de Babil sürgününden, Perslerin yardımıyla Filistin’e tekrar dönüşün hemen akabinde görülen bu hareketin ilk hedefi; Siyon’a geri dönüp Süleyman heykelini yeniden inşa etmektir. Yani bu idealin fikri alt yapısının 2500 yıllık tarihi bir geçmişi vardır.

2. Barcuhaba Hareketi.  M.S. 118-138 arasında yaşayan bu Yahudi, Yahudilerin ruhundaki gayreti harekete geçirmiş, onları Filistin’de toplanmaya ve orada bir Yahudi devleti kurmaya teşvik etmiştir.

3. Kiritli Mozes’in Hareketi. Bu hareket de Barcuhaba hareketine benzer bir hareketti.

Ara dönem(Babil sürgünü)

Yahudilerin baskı altında bulunmaları ve darmadağın olmalarından dolayı Yahudi çalışma ve faaliyetlerindeki donukluk aşaması. Bununla birlikte, Yahudilerdeki ulusal şuur hiçbir şekilde zayıflamamış, aynı şiddetiyle varlığını devam ettirmiştir.

4.David Ruben’in ve onun öğrencisi Solomon Moloh’un (1501-1532) hareketi. Bu hareketin önderleri; Filistin’de İsrail Krallığı’nı kurmak için buraya dönmenin zorunlu olduğuna Yahudileri teşvik etmiştir.

5.İsrailoğlu Menşa (1604-1657) hareketi. Yani bundan 400 yıl önce kurulan bir harekettir. Siyonizm’in planlarını belli bir istikamete yönlendiren ve Siyonist hedeflerin gerçekleştirilmesinde İngiltere’yi kullanma esası üzerine odaklaşan ilk çekirdek harekettir.

6.Sabetay Sevi (1626-1676) hareketi. Kendisinin Yahudilerin kurtarıcısı Mesih olduğunu ileri süren Sabetay Sevi, Yahudilerin Filistin’e dönme umutlarını yeşertmekle kalmamış bizzat Yahudilerin Filistin’e dönme hazırlıklarını başlatmıştır.

7. B’NA Örgütü. İlk modern Siyonist teşkilat kabul edilen bu örgüt; 1843 yılında 12 Alman Yahudi’si tarafından Amerika’nın New York şehrinde kuruldu. Bu Siyonist örgüt günümüzde de Amerika’daki en güçlü Siyonist örgüttür. Filistin’de ilk şubesini 1888 de açmıştır.

8. Yahudi Birliği Örgütü. 1860 yılında Fransız Yahudileri tarafından kurulmuş bu örgüt; Yahudilik eğitimi ve sağlık çalışmaları yapıyor gözüküyordu.

9.Sion Âşıkları Örgütü. 1882 yılında Rusya’da kuruldu. Örgütün kurucusu LEO PİNSKER’DİR. Aslında bu adam SİYONİZM felsefesinin kurucusudur. Theodore Herzl ise, onun yardımcısı sayılır. LEO PİNSKER Siyonizm’e bir usul getirdi. Theodore Herzl ise bu usulü pratik etti.

10. Yine o tarihlerde Rusya’da POALE ZİON isimli SİYONİST bir örgüt daha kurulmuştur. 1947 yılında kurulan korsan İsrail’in ilk cumhurbaşkanı ve ilk başbakanı bu örgütten yetişmiştir. 

11.Rothshild’in ve Musa Montofiyori’nin liderlik ettiği finans sahiplerinin hareketi: Bu hareket Filistin topraklarını ele geçirmek sonra da bir Yahudi devleti kurmak için ilk adım olarak Filistin’de Yahudi kolonilerinin kurulmasını hedefleyen bir hareketti. Bunların dışında küçüklü büyüklü pek çok örgütler kurulmuştur.

Siyonist Yahudilerin Genel Düşünceleri/ İnançları

Siyonizm hareketinin içinde yer alan önder kadroların çoğunluğu her ne kadar ateist, dinsiz olsa da, dünya hedefleri noktasında fikir ve inançlarını Yahudilerin tahrif etmiş oldukları kutsal kitaplardan almaktadırlar.

1.Siyonizm, bütün dünya Yahudilerini İsrail vatandaşı sayarak onları tek bir vatandaşlığın üyeleri olarak kabul etmektedir.

2.Siyonizm, Yahudilerin ilahı Yehova’nın kendilerine vaat ettiği şekilde dünyaya egemen olmayı hedeflemektedir. Bunun için kalkış noktası olarak da Nil nehrinden Fırat nehrine kadar uzanan vaat edilmiş topraklar üzerinde krallıklarını kurmayı kabul etmektedir.

(Bugünkü İsrail bayrağındaki iki mavi çizgi Nil ve Fırat nehirlerinin  arasını temsil eder. Tevrat’ta şu cümle geçer; “iki nehrin arasını alacaksın. Burada yaşayan 7 kavmi yok edeceksin. Acımayacaksın. Nefes alan hiçbir canlı bırakmayacaksın”.(Tesniye bab7 ayet1,2/ tesniye bab20 ayet 16).             

Yahudi’nin bu inancı ve gücü var olduğu müddetçe ne Mısır, ne Libya, ne Irak, ne Suriye ne de Türkiye’deki sıkıntılar, karışıklıklar, fitneler, savaşlar asla bitmeyecek. Ne zaman ki korsan İsrail yıkılır ve Yahudilerin güçleri dağılır, işte o zaman yeryüzü rahat bir nefes alabilir.

3. Siyonist Yahudiler de dindar Yahudiler gibi diğer bütün halkların kendilerine hizmetçi olmaları gerektiğine inanırlar.

4. Dünyaya egemen olmanın en doğru yolunun korku salmak ve terör temeline dayalı bir yönetim kurmak olduğu görüşündedirler.

5. Büyük kitlelere egemen olabilmek için siyasal özgürlüğün kullanılmasına çağırırlar ve derler ki; “Onların tuzaklarımıza düşmelerini sağlayacak yiyeceği onlara nasıl sunacağımızı bilmemiz gerekir.”

6. Siyonist Yahudiler, egemenliğin dine ait olduğu dönemin sona erdiğine inanırlar. Egemenliğin artık yalnızca altın/ekonomik güçle sağlanacağına ve bundan dolayı da dünyaya egemen olmalarının kolaylaşması için her bir yolla altının/ekonominin kendi ellerinde toplanmasının kaçınılmaz olduğunu söylerler.

7. Siyasetin ahlakın zıddı olduğu, bundan dolayı da hilekârlığın ve riyakârlığın siyasette kaçınılmaz olduğu görüşündedirler. Onlara göre, erdemler ve doğruluk; siyaset örfünde ahlaki düşüklüklerdir.

Theodor Herzl

1947 de Filistin’de kurulan korsan İsrail’den bahsederken onun görünen lideri ve önderi Theodore Herzl’den bahsetmemek mümkün değil. Theodor Herzl; Filistin’de Yahudi devleti kurma inancının organizasyonunu gerçekleştirmiş ve somut projeler ortaya koymuştur. Bu bakımdan bugünkü korsan İsrail’in kurucusu kabul edilir.

Farklı Siyonist teşkilatları tek çatı altında birleştiren kişi Theodore Herzl’dir. 1860 yılında Macaristan da doğmuş, Avusturya’da yaşamına devam etmiştir. Daha sonra Fransa’da o günün tanınmış gazetelerinden (NeueFreie Presse)in Paris Temsilciliği’ne atandı.

Ailesi dindar bir Yahudi olmasına rağmen kendisi dinsizdi. Allah’a, tanrıya veya Yahudilerin milli tanrısı Yehova’ya inanmazdı. Aslında bu hale ATEİZM dinine mensuptu dersek daha doğru olur. Dini kitaplara sadece kendi güç politikasını destekledikleri ölçüde yakınlık gösteriyordu. Yani dini metinleri, milliyetçi Siyonist idealleri için kullanmaktan çekinmiyordu.

Theodore Herzl’e göre  Siyonist ideallerin gerçekleşebilmesi için iki teşkilat kurulması gerekiyordu.

Birincisi, Yahudi Cemiyeti Teşkilatı. Bu teşkilat Yahudi âlemi adına bir hükümet gibi yürütme yetkisini kullanacaktı. Yani dünyada yaşayan tüm Yahudileri temsil eden ve onlar adına karar verip Yahudi çıkarlarını ve geleceğini korumak hususunda yetkili bir teşkilat.

İkinci kurulması gereken teşkilat ise; Yahudilerin Filistin’e dönüşlerini sağlayabilmek için gerekli olan maddi külfeti üstlenebilecek ticari bir şirket. Evet, Theodore Herzl’e göre bu iki teşkilat çok önemliydi.

Burada şu tespiti yapmak gerekir: Modern Siyonizm’in teorisyeni; LEO PİNSKER, Organizatörü Theodor Herzl, uygulayıcısı ise Waizmann’dır.

Birinci Sion Kongresi

Daha önce dediğimiz gibi Theodore Herzl’in en büyük başarısı istisnalar hariç birçok Siyonist örgütü tek çatı altında birleştirmesi olmuştur. Bu örgütün adı; Dünya Siyonist Hareketiydi.  Bu çatı örgüt ilk toplantısını 1897 de İsviçre’nin Basel kentinde yaptı. Bu toplantı; BİRİNCİ DÜNYA SİYONİST KONGRESİ olarak isimlendirilir. Bu kongreye 17 ülkeden 240 seçkin ve etkin Yahudi katılmıştır. Bu kongrede Theodore Herzl  “Yahudilerin sığınabilecekleri bir vatanın temel taşını atmak için burada toplandıklarını” açıklamıştır.

Böylece BASEL’deki birinci Sion konferansı Dünya Siyonist Örgütünü doğuran en büyük aşama olmuştur. Bu kongrenin bitiminde Theodor Herzl hâtıra defterine şunları yazar; ”Ben Basel de Yahudi devletini kurdum. Şimdi bunları söylersem herkes bana gülecektir. Ama belki 5 yıl belki 50 yıl içerisinde Yahudi devletinin kuruluşunu herkes görecektir.”

Siyonist Kongreler Ne Zamana Kadar Toplandı?

1897 de başlayan Siyonist kongreler, 2. dünya savaşına kadar Avrupa’da devam etti. 1951 yılında ilk kez Kudüs’te toplandı. Dünya Siyonist hareketinin liderliği Amerika Siyonist organizasyonuna devredildi. Halen günümüzde bu kongreler devam etmektedir. 

Siyonistlerin Yol Haritası; Protokoller  (Siyonistlerin Hedef Ve Planları)

1897 yılında BASEL de toplanan Dünya Siyonist Kongresinde; ilk aşamada Filistin’de devlet kurmak ve daha sonra dünya krallığına yürümek için takip edilmesi gereken plan ve yöntemler maddeler halinde özetlenmiştir. Bu metne protokoller de denir.

Protokollere; Filistin’de devlete, yeryüzünde ise dünya krallığına giden yol haritası da denilebilir. Aslında bu çalışma o yıllarda yapılmış bir çalışma değildir. “Dünya Krallığının Yol Haritası”  Birinci Dünya Siyonist Kongresi’nden takriben 30 yıl önce yani 1869’da genel hatlarıyla çerçevesi çizilmiştir.

Yahudilerin dünya krallığını kurma yolundaki hedef ve planlarının içerisinden seçtiğimiz bazı maddeler şunlardır. Fakat bu maddeleri  okurken lütfen şuna dikkat edelim; 120 yıl önce İsviçre’nin Basel kentinde kayda geçirilen  bu hedeflerin fikri kökleri 2500 yıl öncesine dayanıyor.

1.”Ümemilerin /GOYİM (Yahudi olmayan toplumların) üzerinde bizim plan ve programlarımızın etkili olabilmesi için; onların  ahlaki bozuklara gömülmesini sağlamamız şarttır. Bunu gerçekleştirmek için de profesörleri, hizmetkârları, dadıları ve eğlence yerlerinde çalıştırılacak kadınları hazırlamalıyız.”

2.”Amaçlarımızı  gerçekleştirdiği sürece herhangi bir tereddütte kalmaksızın rüşveti, aldatmayı ve hainliği kullanmalıyız.”

3. “Bize körü körüne itaati garantileyen korku ve dehşeti yaygınlaştırmaya çalışmamız gerekir. Önümüzde her türlü isyankârlığın ve başkaldırının erimesi için, bizim oldukça çetin bir güce sahip kimseler olduğumuzun yayılması yeterlidir.”

4. “Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik sloganlarını yüksek sesle dile getirelim ki, insanlar buna aldansın, onlarda bunu dile getirsin ve neyin arkasından gitmelerini istiyorsak onun arkasından gitsin.”

5.  “Elimizde bulunan mal ve yalnızca bizim bilginlerimize özgü olan bilim üzerinde yükselen bir aristokrasiyi kurmamız kaçınılmazdır.”

6. “Liderleri avucumuzun içine almaya çalışacağız. Onları tayin etmek bizim elimizde olacak. Onları seçerken dikkat edeceğimiz husus; liderlik hırsı, bilgi azlığı ve kötü ahlak sahibi olmalarıdır.”

7. “Dünyayı dilediğimiz tarafa yönlendiren ve etkin bir güç olan medyaya egemen olacağız.”

8.  “Yöneticilerle halklar ve halklarla yöneticiler arasındaki uçurumu genişletmemiz kaçınılmazdır. Böylelikle yönetici asasını kaybetmiş bir kör gibi olsun ve koltuğunu sağlamlaştırmak için bize sığınsın.”

9. “Bütün güçlerin birbirleriyle boğuşmalarını sağlamak için aralarında düşmanlık alevini yakmamız gerekir. Ayrıca iktidar olma hedefini, farklı güçlerin ele geçirmek için birbirleriyle yarışacakları kutsal bir hedef haline getirmemiz zorunludur. O halde devletlerarasında hatta her bir devletin içerisinde savaş ateşini yakmamız kaçınılmazdır. İşte o zaman bütün güçler yok olup gidecek, hükümetler düşecek ve bizim uluslararası hükümetimiz bunların yıkıntıları üzerine kurulacaktır.”

10.”Fakir ve mazlum halklara onları özgürlüğe kavuşturacak, zulümden kurtaracak bir kimlikle yaklaşacağız ve onları bizim sosyalist, anarşist, komünist ve masonlardan oluşan askerlerimizin saflarına katılmaya çağıracağız. Açlık sebebiyle halk yığınları üzerinde tahakküm kuracak ve yolumuza çıkacak herkesi ezmek için onların bileklerini kullanacağız.” (Fransız devrimi ve pek çok işçi devriminin açlık adına, eşit paylaşım adına, özgürlük adına yapıldığını unutmayalım.)

11. “Tekelimize aldığımız altın sayesinde herkesin bize boyun eğmesi için ekonomik krizler çıkarmamız bir zorunluluktur.”

12. “Özgürlük sözcüğü, büyük halk kitlelerini Allah ile ve onun hükümleriyle savaşmaya iter. O halde bizler de otorite elimize geçinceye kadar bu ateşi ve benzerlerini alevlendirmeliyiz.”

13. “Halkların kalbindeki iman devletini yıkmamız, onların akıllarından Allah’ın varlığı düşüncesini söküp atmamız ve onun yerine matematiksel maddi yasaları yerleştirmemiz bir zorunluluktur. Çünkü halk iman devletinin gözetimi altında mutlu ve rahattır; bazı hususları gözden geçirme fırsatı vermek için onları çeşitli yollarla uğraştırmamız gerektirmektedir. Böylelikle onlar, uluslararası mücadelede her alandaki genel düşmanlarının kimler olduğunun farkına varamazlar.”

14. “Ümemilerin mallarını, hazinelerinden bizim sandıklarımıza taşımayı sağlayacak bütün yolları takip etmemiz kaçınılmazdır.”(Bankacılık ve borsa sistemi ile dünya üzerindeki sermayenin giriş ve çıkışı kontrol altına alınmıştır)

15. “İnsanlıktan ve ahlaktan soyutlanmış, duyguları taşlaşmış, din ve politikaya aşırı derecede intikamcı bir nefret besleyen, çözülmüş toplumlar ortaya çıkarmaya çalışacağız. Böylelikle bunların biricik umudu maddi zevklerini gerçekleştirmek olacaktır. İşte o zaman da herhangi bir direniş gösteremeyecek ve küçülmüş olarak avucumuzun içine düşecekler.”

16. “Bütün güç makamlarını elimize geçirecek ve bütün görevlere egemen olacağız. Siyaset bizim avucumuzda bulunacaktır. Böylelikle her vakit sahip olduğumuz güçle Ümemilerden karşı çıkan herkesi mahvedebileceğiz.”

17. “Sökülmesi imkânsız bir şekilde her yere ayrılık tohumları saçmış, Ümemilerin(Yahudi olmayanların) maddi ve ulusal menfaatleri arasında nefretleşme ve zıtlıklar var etmiş, onların toplumları arasında ırkçı duygular ateşini yakmış bulunuyoruz. 20 asır(2000 yıl)dan beri yakmak için gerekli çabayı ortaya koymaktan da asla geri durmadık.

18. “Tanrı YEHOVA, bizleri dünyaya egemen olmak ve onu yönetmek için hazırlamış ve bizleri Ümemilerde/Gohimlerde bulunmayan üstün özellikler ve ayrıcalıklarla donatmıştır. Şayet onların safları arasında üstün özellikli kimseler bulunsaydı, hiç şüphesiz bize karşı direnebilirlerdi.”

19. “Kamuoyuna; onu sağlıklı düşünme yeteneğinden mahrum bırakıncaya kadar büyük önem vereceğiz. Bizim yaydıklarımızın değişmez hakikatler olduğuna inanıncaya kadar onları meşgul edeceğiz ve onları gerçekleştirilmesi mümkün vaatler ile yalan vaatleri birbirinden ayırt edemeyecek hale getireceğiz. Bundan dolayı birtakım heyetler oluşturmalıyız ki, bunların üyeleri vaatlerle dolup taşan yankılı konuşmalar yapsınlar. Ayrıca halklar arasında, onların siyasetten anlamadıkları düşüncesini sağlamlaştırmalı ve siyasetçilere dua etmenin onlar için daha hayırlı olduğu kanaatini yaygınlaştırmalıyız.”

20. “Çelişkili/ihtilaflı hususları yaygınlaştıracak, şehvet ve arzuları alevlendirecek, duygu ve eğilimleri yakıp tutuşturacağız.”

21. “Yeryüzünün her tarafına uzanan ve bütün yöneticilerin kendisine boyun eğecekleri çok elli “yüksek yönetim idaresini inşa edeceğiz.”(bugünkü Birleşmiş Milletler Teşkilatı)

22. “Sanayi ve ticarete egemen olmalıyız. İnsanları tekebbüre, lükse ve değerlerden ayrılıp çözülmeye  alıştırmalıyız. Borçları kolaylaştırmak ve faizleri katlandırmak için çalışmalıyız. İşte o zaman Ümemiler(Yahudi olmayanlar) önümüzde secdeye kapanacaklardır.”(önüne gelene kredi veren bankalar bunu babalarının hayrına mı yapıyorlar acaba?)

23. “Resmiyette içimizde gizlediğimizin zıddını açığa vurmalı, zulme karşı çıkmalı ve yüksek sesle özgürlükleri dillendirip zulüm ve azgınlığı tenkit etmeliyiz.”

24. “Önemsenmeyecek kadar az sayıdaki gazete dışında tüm gazetecilik bizim elimizdedir. Biz bunları, gerçekler haline dönüşünceye kadar asılsız haberleri yaymak için kullanacağız ve Ümemileri/Yahudi olmayanları kendilerine faydalı olacak şeylerle uğraşmaktan alıkoyacak, şehvet ve zevklerinin arkasından koşacak hale getireceğiz.”

25. “Yöneticiler emirlerimize karşı gelemeyecek kadar acizdirler. Çünkü onlar, hapsedilmenin ya da büsbütün ortadan kalkmanın aralarında başkaldıranların akıbeti olduğunu idrak ederler. Bundan dolayı bize tamamen itaatkâr olur ve bizim menfaatimiz olan şeylere oldukça ileri derecede dikkat eder ve bunları gözetirler.”

26. “Planımızın vaktinden önce ortaya çıkmaması ve zamanı gelmeden önce Ümemilerin/Yahudi olmayanların güçlerini yıkmamak için çalışacağız.”

27. “Oylama yolunu ve mutlak çoğunluk düzenini ortaya koyan bizleriz. Bundan amaç ise, biz kendilerine oy vermek üzere kamuoyunu (halkı) hazırladıktan  sonra istediğimiz kimselerin yönetimini sağlamaktır.”

28. “Aile bağlarını çözeceğiz ve başkaldırmasını sağlamak için her kişide bencillik ruhunu üfleyeceğiz. Ayrıcalık sahibi kimselerin yüksek mertebelere ulaşmalarını engelleyeceğiz.”

29. “Yönetime ancak üstü kapalı, sayfaları kara kimseler ulaşır. Bunlar ise “rezil olma ve teşhir edilme” korkusuyla emirlerimizi yerine getirmek üzere güvenilir kimseler olacaklardır. Nitekim biz birtakım yapay liderler ortaya çıkarıyor ve onların büyük ve kahraman kimseler olduklarını gösteriyoruz. “

30. “Faydalı olacağını gördüğümüz her seferinde ayaklanma ve darbelerin yardımına başvuracağız.”

31. “Hedeflerimizi gerçekleştirmek için gizli güçlerimizi (masonluğu) inşa ettik. Ancak hayvan Ümemiler Yahudi olmayanlar) bunların sırlarını bilmedikleri için bu hedeflere güvendiler. Bunların mahfillerine/cemiyetlerine intisap ettiler. Biz de egemenliğimizi onların üzerine kurup onları bize hizmette kullandık.”             

32. “Allah’ın seçkin halkının (Yahudilerin) darmadağın olması bir nimettir, bir zayıflık değildir. İşte dünya krallığına (egemenliğine) bizi götüren gerçek de budur.”

33. “Hedefimize hizmet edecek şekilde çeşitli eğilim ve ilkelere sahip çok sayıda dergi ve gazetelerimiz olacaktır.”

34. “Bize muhalefetten alıkoyup başka şeylerle oyalamak ya da planlarımıza karşı çıkmalarını engellemek için bizden başkalarını eğlence, oyun, sanat, cinsellik ve uyuşturucularla meşgul etmemiz kaçınılmaz bir zorunluluktur.”

35. “Toplu olma özelliğini taşıyan her şeyi sileceğiz ve bu aşamaya üniversiteleri değiştirmekle başlayacağız. Üniversiteleri bizim özel planlarımız çerçevesinde yeniden kurumlaştıracağız.”

36. “Yolumuza çıkan herkese şiddet uygulayacağız ve katı davranacağız.”

37. “Masonluk cemiyetlerini çoğaltacak ve egemenlik alanımızı genişletmek için onları her bir ortamda yaygınlaştıracağız.”

38. “Artık otorite bizim elimize geçtikten sonra yeryüzünde kendi dinimiz dışında herhangi bir dinin varlığına kesinlikle izin vermeyeceğiz.”

Önemli Bir Husus

Yahudilerin önce Filistin’de bir devlet kurmak sonrasın da ise dünya hakimiyetini (krallığını) tesis etmek yolunda ortaya koydukları hedef ve planların bir kısmını özetledikten sonra bu noktada önemli gördüğümüz bir hususa değinmeden geçemeyeceğiz.

Bazen Filistin’de ve dünyanın başka yerlerinde Siyonist İsrail hükümetine karşı gösteri yapan dindar Yahudileri görürsünüz. Dünyayı aldatmaya çalışan geleneksel dindar Yahudiler ve onların ağzının içine bakan bizim yerli entel/dantel aydınların ve siyasetçilerin ağızlarından şu cümleleri de sıkça duyarsınız; “Yahudilik ile Siyonizm farklı şeylerdir. Biz Siyonistlerin yaptıklarına karşıyız.”

Bu söylem, aslında Siyonizm’i kötü gösterip tahrif edilmiş Yahudilik inancını ve Yahudilerin günahlarını örtme, onları masum  cici insanlar gösterme çabasıdır. Yâda ölümü gösterip sıtmaya razı etme taktiğidir.

Tevrat’a sıkı sıkıya bağlı olan dindar Yahudilerin; ateist, laik, seküler anlayışa sahip olan Siyonist Yahudilere karşı çıkmalarının sebebi, bazılarının zannettirmeye çalıştığı gibi geleneksel dindar Yahudilerin de Siyonist Yahudilerin zulümlerinden şikâyetçi olmaları değildir.

Asıl sebep bambaşka bir şeydir. Yahudi din adamları olan hahamların, kendi elleriyle değiştirdikleri Tevrat öğretisine/inancına göre, Hazreti Davut soyundan gelecek Mesih, Kudüs’te Süleyman mabedini inşa ettikten sonra Romalılar tarafından dünyanın dört bir tarafına dağıtılan Yahudileri, Allah tarafından kendilerine vaat edilmiş topraklar da yeniden toplayacaktır. Sonrasında ise Musevilerin/Yahudilerin huzur ve güven içinde yaşayacağı tanrı krallığını kuracaktır.

Tevrat öğretisine sıkı sıkıya bağlı olan dindar Yahudilerin, Siyonist Yahudilere karşı çıkmalarının sebebi işte tamda bu noktada başlıyor.

Siyonistlerin, henüz Mesih gelmeden önce hareket etmeleri ve Mesih’in önderliği olmaksızın alelacele Filistin’de bir devlet kurmaları Yahudi Şeriatına uygun bir durum değildir. Bu durumu, Tevrat inancına/şeriatına uygun görmedikleri için; şuan mevcut Siyonist  İsrail yönetimine ve zihniyetine karşı çıkıyorlar. Yoksa bazılarının zannettirmeye çalıştıkları gibi Siyonist yönetimin, Müslümanlara zulmetmesinden dolayı değil.

Dolayısıyla Tevrat’a bağlı dindar Yahudilerle, dini inançları zayıf yâda hiç olmayan SİYONİST YAHUDİLER arasındaki tek fark; BİRİ MESİHİN GELMESİNİ BEKLİYOR, ÖTEKİ; KURALA UYMAYIP MESİH GELMEDEN ÖNCE HAREKET EDİYOR.

Yani aralarında; amaç ve hedefler noktasında hiçbir fark yoktur. Farkları sadece zamanlama(!) dır.

Dolayısıyla şu an dünyanın dört bir yanında sadece Müslümanlara değil tüm insanlığa karşı büyük zulümler yapan, kötülüğün ve şerrin merkezi İsrail’in bu vahşi zulmüne sebep; kendi elleriyle bozarak değiştirdikleri Yahudilik inancının ta kendisidir.  Filistin’de işlenen  katliamlarda Dindar yahudilerin hiçbir günahı ve rolü yoktur demek, kelimenin en hafifi ile ifade edersek saflık, ahmaklık ve aptallıktır. Başını deve kuşu gibi kuma sokmaktır. Tehlikeyi fark etmemektedir..İstisnalar kaideyi bozmaz..

SELAM VE DUA İLE. ALLAH’A EMANET OLUNUZ.