Ne Yetişkin Ne Çocuk Onun Adı Ergen İnsan Hayatının En Özel Dönemi (1)

Nebevi Aile – Halime Yılmaz / 2018 Mart / 64. Sayı

Ergenlik dönemi; biyolojik, zihinsel ve sosyal açıdan hızlı bir gelişme ve olgunlaşmanın yer aldığı çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemidir. Ergenlik fiziksel gelişim ile başlar, zihinsel ve ruhsal gelişim ile son bulur.

İslâm’a göre kadın adet görmeye başladıktan sonra, erkek ise ihtilam olmaya başladıktan sonra buluğ çağına girmiş olur. İster erkek ister kadın olsun ergenlik çağına giren her Müslüman artık İman ve küfür, tevhit ve şirk, helal ve haramlardan sorumlu olur.

Ergenlik dönemi felaket dönemi değildir. Tamamen normal bir değişim ve gelişim sürecidir. 1 yaşına giren çocuğun yürümeye çalışması nasıl doğal ise, büyüyen bir çocuğun da ergenliğe girmesi aynı şekilde doğal bir süreçtir. Yürümeye çalışan bir çocuğa “adam gibi yürü” der miyiz? Aynı şekilde ergenlik dönemindeki gence de “adam gibi davran” diyemeyiz.

Ergenlik döneminde anne-babaların doğru bilgilerle donatılması çok önemlidir. Bu dönemde çocuğun anne-babanın anlayışına, sabrına, güvenine çok ihtiyacı vardır.

Ergenliğe geçişte ıslak rüyalar ve aybaşı kanamaları bilgisiz ergenleri hazırlıksız yakalar. Kızlar, anneleri tarafından aybaşı halini, erkekler babaları tarafından ihtilâmı öğrenmeli ve gence bu durumun normal olduğu, telaşa kapılmaması gerektiği söylenmelidir.

Ailesi ve arkadaşları tarafından sevilen, değer verilen, yetenekli, başarılı, sorumluluklarını bilen, özgüven duygusu gelişmiş ergenler vücut görünüşlerini fazla önemsemezler. Uzun boyun kişiyi yüceltmediğini, kısa boyun küçültmediğini; insanların başarılarıyla, bilgileriyle, güzel huylarıyla saygı gördüklerini öğrenmişlerdir.

Ergenlik Çağındaki Davranış Bozuklukları

İlköğretim yıllarında ailesiyle ilişkileri uyum içerisinde olan çocukların ergenliğe geçişte davranışlarında ve ilişkilerinde belirgin değişiklikler görülmesi anne-babaları şaşırtır. Çünkü ebeveynler, çocuk büyüdükçe daha akıllanır, daha az problem çıkarır zannederler. Her şeyin yolunda gittiğini sandıkları bir dönemde, birdenbire ortaya çıkan huzursuzluklara, itirazlara, alınganlıklara ve sebepsiz öfkelere bir anlam veremezler.

Dışarıda saygılı olan ergen, evde huysuz olması anne-babayı daha da şaşırtır. Ergenin eleştiriye tahammülü yoktur; ama anne-babasını acımasızca eleştirmekten çekinmez. Sanki anne-babadan öğrenilecek bir şey kalmamış gibi bilgiçlik taslar. Onların görüşleri ile alay eder, görüşlerini çağdışı bulur.

İnsanlara çabuk güvenir, çabuk bağlanırlar. Çünkü aldatılmamıştır. Sevgide ve nefrette aşırıya kaçar. Her şeyi bildiğini sanır. Bu yüzden yanlışlarında sonuna kadar direnir.

Ebeveynlerin; her şeye itiraz eden, hiçbir şey beğenmeyen, eve istediğinde girip çıkan, derslerini aksatan, en küçük uyarılara sert tepki gösteren ergen karşısında sabretmeleri zordur. Çünkü bu hızlı gelişmenin ergenlik çağının belirtileri olduğunu fark edemeyebilirler. Çocuklarının kötü arkadaş kurbanı olduğunu, kendilerinden uzaklaştığını, nankörlük yaptığını düşünürler. Nasihat ve uyarılar bir işe yaramadığı için anne-baba sertleşmeye başlar. Karşılıklı suçlamalar ve bağrışmalar ilişkileri zora sokar. Ergen: “Bu evde yaşanmaz” deyip izin bile almadan kapıyı çarpıp gidebilir. Bir süre sonra hiçbir şey olmamış gibi neşe içinde eve geri dönebilir. Anne-baba bu çelişkiye bir anlam veremez ve nasıl davranacağını bilemez.

Anne Babalara Tavsiyeler

Ergenlik dönemi mutlaka her ergen için sıkıntılı geçmez. Bu dönemi sakin, aile çevresiyle uyumlu geçiren ergen sayısı az değildir.

Ergenlik çağının özelliklerini ve sorunlarını bilen anne-babalar ergenlere karşı daha sabırlı ve hoşgörülü davranırlar. Ergenle barışık yaşamanın ilk kuralı, çelişkili davranışları karşısında sabretmektir. Ergenin duygusal iniş çıkışlarına ve tutarsız davranışlarına karşı tutum takınmak, onun sıkıntılarını arttırmaktan başka bir işe yaramaz.

Anne-babalar çocuklarına ergenlikte sabrettikleri, onlara destek oldukları, duygularını ve tepkilerini rahatça ifade etmelerine fırsat verdikleri takdirde; emeklerinin karşılığını fazlasıyla alacaklardır.

Ergen çocuklarıyla uyum içinde fazla çatışmadan bu süreci geçirmek isteyen ebeveynler bu çağın farklılıklarını göz önünde bulundurmalıdır. Bilgisayarın ne işe yaradığını bilmeyen ebeveynler, yanlış kullanılmasını görmezden gelebilirler. Zararlı sitelere girdiğini görürlerse de interneti yasaklarlar. Yasaklamak çözüm değildir. Yasaklamak yerine kısıtlayıp, internette zararlı siteleri engelleyen filtre programları kullanılmalıdır.

Günümüzde gençlerin baş etmesi zor olan bir sorun da, cinsellik ve ahlâkî çözülmedir. Bugünün ergenleri denetimden yoksun, ahlâkî kuralları olmayan bir dünyada yaşıyorlar. Televizyon dizileri, filmler, şarkılar, romanlar, cinselliğin en mahrem yönlerini çekinmeden dillendiriyorlar. Karşı cinsten arkadaşı olmayan ergen kız ve erkekler, arkadaşları tarafından alaya alınmakta ve bu bir eksiklik olarak gösterilmektedir.

Amerika’da ergenler üzerinde yapılan bir araştırmada liseyi bitiren ergenlerin %75’inin cinselliği yaşadığını göstermektedir. Bununla birlikte cinselliği yaşayan ergen kızlarla  yapılan ankette, kendilerini kullanılmış ve değersiz hissettiklerini söylemişlerdir.

Cinselliğin ön plana çıkmasında yazılı ve görsel medyanın payı büyüktür. Ahlâkî ve dinî değerler zayıfladıkça; cinsellik gençler arasında kabul görür. Ergenlik yıllarının en önemli özelliği, kimlik arayışıdır. Her ergen “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, varlık sebebim nedir?” sorularına cevap aramaktadır.

Bu dönem gençlerin cinsel gelişim dönemleridir. Cinsel eğitim ve merakları artar, karşı cinse çok önem verirler. Karşı cinsten birini sevmek, hoşlanmak gibi duygular fıtrîdir. Çünkü aile hayatı karşılıklı sevgi ile yürür. Ancak şeytan, bu fıtrî eğilimleri yanlış yolda kullanmaları için, gençlerin kanlarında akar durur.

Şeytan ve dostlarının hummalı çalışmaları neticesinde, gün geçtikçe zina sıradanlaşmaya başlamıştır. Batı toplumunun durumu ortadadır. Ama Müslüman gençlikte bu tehlikeli mecradadır.

Burada anne-babalara büyük görev düşmektedir. Gençleri takip etmek, soruşturmak, telefonlarını, ceplerini karıştırmak çözüm değildir.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Erkeklerinize Maide Sûresi’ni, kadınlarınıza da Nur Sûresi’ni öğretiniz.”[1]

Çünkü Nur suresi aileyi bütün şerlerden koruma suresidir. Bu surede ailenin temelini sarsacak zina ve ahlâksızlık konularına değinilmiştir. Öyleyse gençlerimize ayrıntılı bir şekilde Nur Sûresi’ni öğretelim.

Çocuğumuzun bu konudaki yanlışlarını ise yumuşaklık, sabır ve hikmetle düzeltmeye çalışalım.  Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in örnekliği bize yetecektir:

Bir genç Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek “Ey Allah’ın Rasulü! Zina etmem için bana izin ver.” dedi. Oradakiler kızgınlıkla “Sus, ne diyorsun sen?” dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Onu yanıma yaklaştırın” buyurdu. Genç, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına oturdu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Annene böyle bir şey yapılmasını ister misin?” buyurdu. Genç: “Hayır, vallahi istemem.” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Doğrusu insanlar annelerine böyle bir şey yapılmasını istemezler. Peki, kız kardeşine, halana, teyzene yapılmasını ister misin?” diye sordu. Genç yine “Hayır” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Doğrusu kimse istemez” dedi. Daha sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem elini gencin göğsünün üzerine koydu ve: “Allah’ım! Onun günahlarını bağışla, kalbini temizle, namusunu koru.” diye dua etti. Genç bundan sonra hiç yabancı kadına bakmadı.

Rabbimizden temennimiz, gençlerimizi iffetli, hayâlı bir şekilde şeytandan korumasıdır. Geleceğin tertemiz anne-babaları işte bunlar olacaktır.


[1]. Camiu’s-Sağir, 5482