Kadınların Hafife Aldığı Günahlar

Serbest Köşe – Muhammed Emin / 2013 Aralık / 13. Sayı

Çağdaşlığın Avrupalılaşmanın sözde medenileşmenin ve modanın çılgınca baş gösterdiği, güzel bir numuneymiş gibi gösterildiği ve referans alındığı asrımızda, toplumumuzun yaşam anlayışı alt üst olmuştur. Hayatımızın bütün alanını etkisi altına alan bu uğursuz anlayış/manevi zelzele maalesef kadının giyim ve kuşamından tutunda nasıl süsleneceğine kadar hayatın her alanında hissedilir hale gelmiştir. Allah’a ve ahiret gününe iman eden Müslümanların Allah’ın ve O’nun Rasulünün emir ve yasaklarına uymaları giyim-kuşam ve diğer işlerinde de Allah ve Peygamberinin memnun kalacağı şekilde düzenlemeleri gerekmektedir. Bir kısım günahlar vardır ki kişi onları yaptığında Allah ve Rasulünün lanetine ve gazabına uğraması kaçınılmaz olur. Allah’ın rahmetinden ve mağfiretinden kovulma ve Allah’ın rahmet nazarıyla kendisine bakmaması anlamına gelen lanet, çok ağır ve korkunç bir tehdittir.

Genelde Müslümanların özelde ise Müslüman kadınların hassasiyet göstermesi ve dikkat etmesi gereken bazı mahzurlu ve haram hasletler vardır:

Kaş aldırma

Koku sürünüp dışarı çıkma

Saçı hörgüç (topuz) yapma

Dar ve ince giyinme

Saçı siyaha boyama

1- Allah’ın ve Rasulünün lanetine uğramak istemeyen Müslüman kadınlar kendilerine fetva bularak kaşlarını almamaları ya da inceltmemeleri:

 İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den nakledildiğine göre kendisi, “Dövme yapan, yaptıran, yüzünün tüylerini yolan (kaşlarını aldıran), güzel görünsün diye dişlerini seyrekleştiren, Allah’ın yarattığını bozan kadınlara Allah lânet etsin” demişti. Bir kadının İbni Mes’ûd’u aşırı gitmekle suçlaması üzerine bu defa; “Peygamberin lânet ettiği kimseye niçin lânet etmeyecek mişim? Peygamberi izlemek Allah’ın kitabında emredilmiştir. Allah Teâlâ; “Peygamber size ne verirse onu alın, sizi nehyettiğinden de uzak durun!” (Haşr: 59/7) buyurdu, demiştir.(1)

2- Allah’a ve Rasulüne iman eden müslüman kadınların şiddetle sakınması gereken hususlardan biriside çeşit çeşit kokular sürerek dışarı çıkmaları ve çarşı-pazarlarda dolaşmalarıdır:

Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Bir kadın koku sürünüp dışarı çıkar ve kokusunu duyurmak için bir topluluğun yanından geçerse, ona bakana da, kendisine de zina günahı [göz zinası] yüklenir.(2)

“Kadının biri Ebu Hüreyre’nin yanından geçerken, (süründüğü) güzel kokusu etrafa yayıldı. Ebu Hüreyre kadına:

— Ey Cebbar’ın cariyesi nereye gidiyorsun? diye sordu. Kadın:

— Camiye gidiyorum, diye cevap verince, Ebu Hureyre:

— Güzel koku süründün değil mi? diye sordu. Kadın:

— Evet, diye cevap verdi. Ebu Hureyre:

— Geri dön ve yıkan. Çünkü ben, Resul-i Ekrem’den şöyle buyurduğunu duydum: 
“Süründüğü koku etrafa yayılırken mescide namaz kılmak için giden kadının namazı, tekrar evine dönüp yıkanmadıkça kabul olmaz” dedi(3) (Konu ile ilgili âlimler şöyle demiştir: Hadiste geçtiği üzere kadının gusletmesi gerekmese de üzerindeki kokuyu gidermesi gerekmektedir.)

3- Allah’a ve ahiret gününe iman eden mü’min kadınların güzel görünmek gayesiyle ya da farklılaşmak amacıyla saçları deve hörgücü gibi (topuz) yapmamaları ve yine insanları tahrik edercesine dar, sıkma ve incecik elbiseler giymemeleri imanlarının işaretidir:

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Cehennemliklerden kendilerini dünyada henüz görmediğim iki grup vardır: Biri, sığırkuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluk. Diğeri, giyinmiş oldukları halde çıplak görünen ve öteki kadınları kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne (topuz yapma) benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremedikleri gibi, şu kadar uzak mesafeden hissedilen kokusunu bile alamazlar.”(4)

4- Kendisine her türlü nimeti bahşeden onu en güzel biçimde yaratan Allah’a teslimiyetin gereği olarak müslüman kadın saçını siyah renge boyamaması gerekir.

Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:

Mekke’nin fethedildiği gün Ebû Bekir es–Sıddîk’in babası Ebû Kuhâfe’yi, saçı sakalı bembeyaz olmuş bir halde Hz. Peygamber’in huzuruna getirdiler. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

– “Bunları boyamak suretiyle değiştirin fakat siyaha boyamayın!”(5)

Allah celle celeluhu Ahzab 59. ayetinde şöyle buyurmaktadır:

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınıp ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.”

Burada yüce mevla mü’min kadınların dış örtülerini üzerine almalarını ve tanınmamaları için bu şeklin daha uygun olduğunu söylüyor.

Müslüman kadınların hicab, çarşaf, tesettürleri ne kadar sade, geniş ve gösterişten uzak olursa o kadar iyi ve fitneden de bir o kadar emin olurlar.

Örtü, çarşaf, tesettür gibi sade ve gösterişten uzak olması gereken giysilerin her ay veya her yıl modasının çıkması ve Müslüman kadınlarında bu modanın peşinden delice koşmaları musibet, çöküntü ve tahribat olarak yeterlidir.

Ey İlahi! Bozulan şu düzende ayakta kalmak için iman nasip eyle! Dünya’nın süslerine, zevklerine karşı bizlere sabır ihsan eyle! Bozulan toplumumuzun mihenk taşı olan Müslüman kadınları sen doğru yola eriştir ya Rabbi! “Duamızın sonu âlemlerin Rabbine hamd olsun” diyen cennet ehlinden kıl bizleri!

Allahumme Amin

——————————————————————-

1. Buhârî, Tefsîru sûre (59), 4; Libâs 82, 84, 85, 87; Müslim, Libâs 120.

2. Nesai

3. İbn Huzeyme.

4. Müslim, Cennet 52

5. Müslim, Libâs 79. Ebû Dâvûd, Tereccül 18; Nesâî, Zînet 15; İbni Mâce, Libâs 33.