Kurtuluşa Eren Müslüman Aile

Kapak Dosya – Muhammed Sadık Türkmen / 2018 Aralık / 73. Sayı

Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selâm Rasûlullah’a, O’nun ailesine ve ashabına olsun.

Halk arasında zor zamanlarda güzel tavır takınılması ile ilgili güzel bir misal vardır. Hikâyeye göre zalim Nemrut, Hz. İbrahim aleyhisselâm’ı yakmak için ateşe atınca bir karınca ağzında su taşıyarak ateşi söndürmek için o korkunç alevlere doğru ilerlemiş. Onu görenler “Ey karınca! Ağzındaki bu su ile ateşi söndürebileceğini mi sanıyorsun?” Deyince, karınca cevaben şöyle demiş: “Hayır ben ateşi söndüremeyeceğimi biliyorum, ancak tavrımı ortaya koyuyorum.” demiştir.

Hz. Lut aleyhisselâm, Hz. İbrahim aleyhisselâm’ın kardeşinin oğluydu. Kavmi Hz. İbrahim aleyhisselâm’ı şehirlerinden çıkarınca Hz. Lut aleyhisselâm’da ona tabi olarak o şehri terk etti. Allahu Teâlâ zorluk zamanında birbirini destekleyen bu iki kulunu o zalim kavimden kurtarmış ve onları mübarek kıldığı Şam ve Filistin diyarına göndermişti: “Biz, İbrahim’i ve Lut’u kurtarıp alemlere mübarek kıldığımız yere ulaştırdık.” (Enbiya, 71)                                                                              

Hz. İbrahim aleyhisselâm vefatından sonra insanlar yanlış yollara yönelmesin diye tevhid akidesini yaymaya ve o akideye nişane olacak merkezler inşa etmeye yönelmişti. Hz. Lut aleyhisselâm ise Sodom’a yerleşti. Burada yaşayan kavim daha önce müşahede edilmemiş çok iğrenç olan bazı günahların bataklığına dalmışlardı.

Allah Teâlâ onların bu halini şöyle anlatmıştır: “Lut’u da (peygamber olarak gönderdik.) Hani o kavmine demişti ki: “Doğrusu siz, sizden önce alemlerden hiçbir kimsenin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz. Gerçekten siz hala erkelere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantı yerlerinizde çirkin şeyler yapacak mısınız?” (Ankebut, 28-29)                                                                        

Her peygamber gibi Hz. Lut aleyhisselâm’da kavmini bir olan Allah’a ibadet etmeye davet etti. Fakat kavmi kendisine icabet etmedi. Bunun en büyük sebeplerinden biri de Sodom’luların işlemiş oldukları günahlardan dolayı artık etkilenecek bir kalpleri ve şuurları kalmamıştı. Günahları kendilerini kuşatmış ve bu günahlarına engel olmaya çalışan peygamberlerini hem alaya almışlar hem de onu sürgün etmekle tehdit etmişlerdi. Hz. Lut aleyhisselâm kavmine: “Siz hala kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz cahillik eden bir kavimsiniz.” (Neml, 55) deyince Kavminin cevabı: “Lut ailesini memleketinizden çıkarın. Çünkü onlar çok temizlenen insanlarmış.” demekten başka bir şey olmadı.” (Neml, 56)                                                                                              

Hz. Lut aleyhisselâm’ın kavmi ile mücadelesi diğer peygamberlere göre çok farklı hikmetleri de içermektedir. Zira o sadece hayvanlardan daha aşağı düşmüş olan bir kavimle mücadele etmiyor aynı zamanda ailesi ile de imtihan oluyordu. Çünkü Hz. Lut aleyhisselâm’ın kavminden kimse ona iman etmediği gibi hanımı da onu tasdik etmemişti. Sadece iki kızı hidayete kavuşmuş, o da kızlarıyla beraber hicret etmişti.

“Nihayet oradaki müminleri çıkardık. Zaten biz orada bir tek ev halkının dışında müslüman bulamadık.” (Zariyat, 35-36)                                                                                      

Allah Teâlâ onun hanımını da kavmine dahil etti, çünkü o kavminin dini üzere idi. Lut’un yanına gelen misafirlerle ilgili olarak kavmi için casusluk yapıyordu.[1]

“Allah kafir olanlara Nuh’un karısı ile Lut’un karısını misal verdi. Onlar salih kullarımızdan iki kulumuzun nikahı altında bulunuyordu. Kocalarına karşı hainlik ettiler. Bu iki peygamberin Allah’a karşı onlara hiçbir faydası olmadı. İkisine de: “Girenlerle birlikte siz de ateşe girin” denildi.” (Tahrim, 10)

İbn Kesir bu ayeti kerimeyi açıklarken şöyle demiştir: Bu iki kadın kocalarına din hususunda ihanet etmişlerdir ve o konuda kocalarına tabi olmamışlardır. Yoksa onlar ahlâksızlık üzere değillerdi. Böyle bir şeyi söylemek asla uygun olmaz. Allah hiçbir Nebi için hanımının ahlâksızlığa yönelmesini takdir etmemiştir. İbn Abbas ve selef alimlerinin de dediği gibi kesinlikle hiçbir Nebinin hanımı iffetini bozmamıştır.[2]

İmam es-Suddi diyor ki: Melekler Lut’un yanına gitmek için İbrahim’in yanından çıktılar. Öğlenleyin Sodom nehrine geldiler. Su almakta olan Lut’un kızlarından biriyle karşılaşıp ona “Ey kız! Kalacağımız bir ev var mıdır? dediler.” Kız kavminin şerrinden korktuğu için onlara: “Yanınıza dönünceye kadar buradan ayrılmayın” dedi. Babasına gelip “Babacığım! Şehrin kapısındaki gençlere yetiş. Ben onlardan daha güzel yüzlü gençler görmedim. Kavmin onları alıp da onları rezil etmesinler” dedi. Kavmi Lut’a erkek misafir ağırlamasını yasaklamıştı. Kavmi “Erkek misafirlerin ağırlanmasını bize bırak” demişti. Lut onları gizlice getirdi, bunu sadece kendi ev halkı biliyordu. Hanımı çıkıp kavme haber verdi, onlar da süratle geldiler.[3]

Hz. Lut aleyhisselâm tüm zorluklara rağmen davetini sürdürmüştü. O yeryüzünde tevhid akidesinin silinmesinden sonra Hz. İbrahim aleyhisselâm’ın yaptığı gibi o inancı tekrar ekmeye çalışmıştı. Ancak bu daveti sadece iki kızı kabul etmişti.

Tüm dünyaya hakim kılınması gereken bir vazife, yardımcı olarak ise sadece iki kız çocuğu. İşte davetçinin karşısına davet yolunda çıkacak en önemli engellerden biri. Öyle ki kavmi kendi kapısına dayanıp misafirlerini almak isteyince Hz. Lut aleyhisselâm onlara hitaben: “Keşke size karşı bir gücüm olsaydı veya sağlam bir yere sığınabilseydim.” (Hud, 80) demişti.

Hz. Lut aleyhisselâm gerçekten çok zor bir duruma düşmüştü. Bizzat korumak gayesiyle aldığı misafirler kendi evinde mahsur durumda kalmıştı. Ne kendisini koruyacak bir kabile gücü ne de sığınacağı bir ülke vardı. Çünkü eski ülkesinden hicret etmiş, Mısır’daki Firavun da Hz. İbrahimaleyhisselâm’ı ülkesinden çıkarmıştı. Bu zor durumdan kurtulmak için kavmine yine de insafa gelirler düşüncesiyle fıtrata uygun olan yolu göstermişti. Bu yol normal yollarla insanın karşı cinsiyle evlenmesi ve nikah akdiyle şehvetin kontrol altına alınmasıydı. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Bunun üzerine daha önce iğrenç şeyler yapan Lut kavmi, hemen koşup ona geldi. Lut onlara “Ey kavmim! İşte kızlarım. Bunlar sizin için daha temizdir (bunlarla evlenin). Allah’tan korkun. Misafirlerime karşı beni rezil etmeyin; içinizde hiç aklı başında bir kişi yok mu?” dedi. Kavmi; “Yemin olsun ki senin de bildiğin gibi bizim kızlarında bir hakkımız yoktur. Şüphesiz ki sen bizim ne istediğimizi çok iyi biliyorsun” dediler.”

İnsanın havsalasının alamayacağı bir an. Acaba şu yaşadıklarım hayal mi yoksa gerçek mi diyeceği veya rüya aleminde korkunç bir düş görmeyi temenni edeceği bir vaziyet. Artık sığınılacak ve işin havale edileceği tek merci olan Allah’a bu kavmi havale etmenin vakti gelmişti: “Lut da Ey Rabbim! Bu bozguncular güruhuna karşı bana yardım et” dedi. (Ankebut, 30)

Allah Teâlâ elçisinin duasına icab etmiş ve alemlere ibret olacak şekilde, işledikleri suça münasip cezayı onlara vermişti. Onlara misafir olarak gelen gençler aslında kavmin helakı için gönderilmiş meleklerdi ve kavim son şansını da heder etmişti: “Melekler, “Ey Lut! Şüphesiz ki bizler Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla ulaşamayacaklar. Sen ailenle beraber gecenin bir bölümünde yürü git. İçinizden hiçbir kimse arkasına dönüp bakmasın, ancak karın müstesna. Çünkü kavmine isabet edecek olan (azab) mutlaka ona da isabet edecektir. Şüphesiz ki onlara vaad olunan vakit sabahtır, sabah yakın değil midir?” dediler. Nihayet (azab) emrimiz gelince, oranın üstünü altına getirdik. Oranın üzerine çamurdan pişirilmiş, sıra sıra dizilmiş ve Rabbinin tarafından işaretlenmiş taşlar yağdırdık.” (Hud, 82-83)

Kıssadan Alınacak Bazı Öğütler

a) Müslüman davetçi hangi şartlar olursa olsun davetini sürdürmek, haktan tarafa durmakla mükelleftir. Hz. Lut aleyhisselâm tüm zorluklara göğüs geren İbrahim aleyhisselâm’ı destekleyince Allah da onu putperest toplumun içinden çıkarmış ve risalet vazifesi vermiştir.

b) Davetçinin hak üzere hareket ettiğini bilmesinden sonra tek başına olmuş veya etrafında çok insan toplanmış olmasına bakması doğru değildir. Önemli olan davetin devamı ve davete icabet edenlere sahip çıkıp, kucaklamaktır.

c) Davetçi bazen imtihanın uzaktan geleceğini beklerken, aile fertleriyle imtihan olabilir. Peygamberler arasında Hz. Âdem aleyhisselâm gibi evlatlarıyla, Hz. İbrahim aleyhisselâm gibi babasıyla, Hz. Nuh ve Hz. Lut aleyhisselâm gibi eşleriyle imtihan edilenler olmuştur.


[1]. El Bidaye ven-Nihaye, s.266

[2]. El-Bidaye ven-Nihaye, s.266

[3]. Taberi Tefsiri, hn 18304